Dijital Medyada Çocukların Kişisel Veri Gizliliği

Yazan: Ekrem Baş

Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna, internete bağlanabilen bazı ağ bağlantılı oyuncaklar ile çocukların seslerinin kaydedildiği ve satıcıların bu verileri satış stratejileri amacıyla kullandıkları ile ilgili bir dizi bilgiler yansıdı. Bu haberler, çocukların dijital medyadaki kişisel verilerinin gizliliği problemini tekrar gündeme taşınmasına neden oldu.

Çocuk ve yetişkin bireylerin şahsi, mesleki ve ailevi özelliklerini gösteren, onları diğer bireylerden ayıran, onlara ait özellikleri ve tüm unsurları ortaya koyan her türlü bilgi kişisel veridir.

Çocukların, internet ortamında kişisel verilerini paylaşırken ne kadar bilinçli oldukları ile ilgili şüpheler gün geçtikçe artıyor; araştırmacıları ve ebeveynleri haklı olarak bu şüpheye iten başlıca nedenler şöyle:

  • Teknoloji şirketlerinin öncelikli endişesinin ‘çocukların kişisel güvenliği’ olmaması.
  • Çocukların kişisel verilerini kaydedip ticari amaçlar için kullanma şeklinde yaygınlaşan bir ticari eğilimin varlığı. Üstelik bu verilerin reklam malzemesi olarak kullanılıp yasadışı olarak satılabiliyor oluşu.
  • Çocuğun kişisel verilerinin gizli tutulmasının gerekliliğine rağmen, internetin güvenli kullanımı konusunda çocukların sahip olduğu beceri ve birikimlerin düşük olması.
  • Çocukların mahremiyet bilinciyle daha yeni tanışmaları veya henüz tanışmamış olmaları.
  • Ebeveynlerin, çocuklarının internet kullanımını takip etmemesi, zararlı içerik ve eylemlerden uzak durduğundan emin olmaması, onları internetin güvenli kullanımı ve riskleri konusunda bilinçlendirmemesi.
  • Çocuklara, eğer herhangi bir şeyi çevresindeki insanlara söylememesi gerektiğini düşünüyorsa, bunu internette de paylaşmaması  gerektiğinin anlatılmamış olması.

Kişisel Verilerin Gizliliği ve Hukuki Detay

Bir kanun tasarısındaki en geniş tanımıyla kişisel veri; bireyi tanımlayan,  bireye ait olan, birey tarafından kullanılan, bireye işaret eden, vücut bütünlüğü, vücut ölçüleri, göz, ten rengi, kan gurubu, kan tahlili sonuçları, kullandığı telefon numaraları, iş ve ev adresleri, mensubu olduğu dernek ve vakıflar dahil kişi hakkında bilgi veren tüm unsurları ‘kişisel veri’ olarak değerlendirmek mümkün. Bu bilgiler ancak, yasal olarak hukuk sisteminin izin verdiği durum ve koşularda, yine hukukun gösterdiği kişilerce kayıt altına alınır. Kişinin bu hakkının ihlali; Türkiye Anayasa’sının 17. Maddesi ile güvence altına aldığı ‘kişi dokunulmazlığı, kişinin maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme’ hakkı ve Anayasanın 20. ve 22. maddelerinin koruduğu ‘özel hayatın gizliliği ve korunması’ haklarının ihlali niteliğinde.

Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere baktığımızda ise ‘hukuka aykırı olarak kişisel verilerin kaydedilme yasağı’ kaynağını İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin ‘Özel ve Aile Hayatına Saygı Hakkı’nı düzenleyen 8. maddesinden alıyor.

Türk Ceza Kanunu’nun 135. Maddesi, ‘kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimsenin, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağını, gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması ile ihlal edilmesi halinde ise verilecek cezanın bir kat artırılacağını’ ifade ederek konunun hukuk düzlemindeki ciddiyetini ortaya koyuyor. 137. Madde ise bu suçun ‘belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanarak’ işlenmesi durumunda cezanın yarı oranında artırılacağını söylüyor. Eğer bu suçu işleyen bir tüzel kişi ise(oyuncak ve online hizmet veren şirketlerinin tüzel kişiliği bulunuyor) bu şirketler üzerinde güvenlik tedbiri uygulanacağı da işaret ediyor.

İnternette Çocuğu Bekleyen Risklere Genel Bir Bakış

İnternet dünyasındaki riskler dört kategoride incelenebilir: Kullanım riskleri, temas riskleri, içerik riskleri ve mali riskler. Bu yazıda üzerine eğileceğimiz kişisel veri gizliliği konusu temas riskleri içerisinde yer alıyor.

Temas risklerine baktığımızda; içerisinde çevrimiçi ve çevrimdışı riskler bulunduğunu görüyoruz. Çevrimiçi riskler kategorisi altında sanal zorbalık, cinsel talepler ve gizliliğe müdahale riskleri yer alıyor. Çevrimdışı risk de ise; çevrimiçi başlayan ilişkilerin gerçek hayatta temasa dönüşmesi ile doğan riskleri düşünebiliriz.

Oyuncak Tarafından Sesi Kaydedilen Çocuğun Ebeveyni Ne Yapmalı?

Dijital Medya ve Çocuk ekibi olarak ağ bağlantılı oyuncak tarafından sesi kaydedilen çocukların ebeveynlerinin, bir hukuki yargılama sürecini en sağlıklı nasıl işletebileceklerini araştırdık;

  • Bu suçun mağduru olan çocuk ve ebeveyni hukuken pasif süjedir. Yapması gereken savcılığa suç duyurusunda bulunmak ve yukarıda bahsettiğimiz haklar ve yaptırımlar ışığında cumhuriyet savcısına gerekli olan tüm bilgi, belge ve eşyaları iletmek.
  • Savcı, yetkilerini kullanarak(yer yer hâkimin rızasını alıp), devam eden ve henüz son bulmamış bir tehlike varsa ilk iş olarak onu bertaraf edecek.
  • Sonrasında, elindeki deliller ve araştırmaları sonucunda ulaştığı suç unsurlarını ışığında hazırladığı iddianameyi mahkemeye göndererek faillere bir dava yöneltecek.
  • Mahkeme aşamasında hâkim, yukarıda incelediğimiz “kişisel verilerin gizliliği” hakkının hukuki rejimi çerçevesinde karar vermekle görevli.
  • Burada yargılanan çocuk değil, hakkı ihlal eden şirket ve kişiler. Bu nedenle daha önce de Dijital Medya ve Çocuk makalelerindeki öneriler doğrultusunda; çocuğun gerek savcılık gerek mahkeme aşamalarında hiçbir şekilde hukuk aktörleriyle iletişimde bulundurulmamasına dikkat edilmesi oldukça önemli.

1 Comment

Leave A Comment