Günümüz dünyasında robotlar, çocukların hayatlarına girmeye başladı. Çocukların robotlarla iletişimi, kimi zaman olumu yönleri olan bir etkileşim süreci olarak ele alınıyor; ancak bazı soruları da akla getiriyor.

Robotlarla etkileşim hangi noktalarda olumsuz olabilir?

Evlerdeki asistan robotlar en çok çocuklarla iletişime giriyor. Bu tür robotlar, çocukların okuma, yazma ve oyun oynama gelişimine katkı sunabiliyor. Öte yandan, çocukların robotlarla fazla vakit geçirmesi, robotlarla kurulan sosyal hayatın akranlarla ve ebeveynlerle yaşanan gerçek sosyal hayata tercih edilmesi riskini beraberinde getiriyor. Bir başka muhtemel sorun ise, ebeveynlerin robotlara fazla bel bağlayıp çocuğun bakımında sorumluluğu bu makinelerle paylaşması olabiliyor. Robotlar, iyi bir oyun arkadaşı olabilirler; ancak kuşkusuz bir ebeveyn kadar yeterli duygusal destek sağlayamazlar (Pearson, 2020).

Çocukların kişisel verileri robotlarla ne kadar güvende?

Avrupa Birliği Bilim Merkezi’nin araştırmasında, genel olarak internete bağlı olan oyuncakların izlenmesi gerektiği belirtilirken; çocukların gizlilik ve güvenliklerinin büyük bir tehlike altında olduğu vurgulanıyor. Araştırmada internet erişimi olan oyuncakların, 2015’deki oyuncak pazarındaki payının 2020’ye göre beş kat büyüyeceği de öngörülüyor. Bu oyuncakların internete erişiminin, yani ağ bağlantısı özelliğinin olması, küçük kullanıcılarının bilgilerini kayıt altına alma, depolama ve paylaşma özellikleri nedeniyle riskli bulunuyor.

Bazen peluş ayı şeklinde bazen de oyuncak saat olarak şekil değiştirebilen ağ bağlantılı oyuncakların en önemli özelliği, kullanıcılarıyla etkileşimde olması. Bu oyuncakların internete bağlı olması, gündelik hayatın her zamankinden fazla internete taşınması demek. Avrupa Birliği Ortak Araştırma Merkezi’nde çalışan bilim insanları, internet bağlantılı oyuncakların güvenlik, gizlilik ve toplumsal boyutlardaki faaliyetini incelediğinde oyuncakların daha yararlı ve güvenli hale gelmesi için derin bir incelemenin gerekliliğini ortaya koyuyor.

İnternete bağlı robot oyuncakların çocuklardan toplanan veriyi nasıl depoladıklarının, nasıl analiz ettiklerinin ve manipüle edip etmediklerinin şeffaf olmaması, çocuk verilerinin gizliliği konusunda büyük bir soru işareti.

Çocukların oynarken seslerinin, görüntülerinin ve hareketlerinin kayıt altına alınması Avrupa Birliği’nin veri kanunları altında gerçekleşiyor; ancak veriler her ne kadar kayıt altına alınsa da bu verilerden çıkarılan bilgilerin korunması konusu bir muamma. Çoğu ebeveyn, uzun gizlilik sözleşmelerini okumuyor ve okumamaları çocuklarının verilerinin güvende olmamasına sebep oluyor.

Her ne kadar çocuk verilerinin gizliliği önemli bir konu olsa da çocukların izlendiklerini, her hareketlerinin kayıt altına alındığını bilerek yaşamaları ilerideki yaşantı ve davranışlarını önemli ölçüde etkileyecek (HUB, 2017).

Robotlar ve eğitim

İnternete bağlı robotların, çocukların eğitiminde önemli bir rol oynama potansiyeli yüksek. Çocuklar, bu robotlar sayesinde sanki bir akranları karşılarındaymış da onunla pratik yapıyormuş gibi yabancı dillerini geliştirebilirler. Ayrıca, bu akran hata yaptığında onunla dalga geçmiyor ve üstünde baskı oluşturmuyor; tersine onu cesaretlendiriyor. Ek olarak, öğrenmek istenen ana dili konuşan yabancı dil öğretmeni bulma gibi bir zorluk da ortadan kalkmış oluyor.

Ancak bu durum da beraberinde bir sorunu gündeme getiriyor: Eğitim çemberi. Çocuklar, internet robotları sayesinde ileride sadece önceden öğrendikleri bilgilerle eşleşen bilgileri almaya ya da ilgilenmeye başlayabilirler. Bu durumun bir örneğini yetişkinlerin sosyal medyada yarattığı yankı odalarında görüyoruz (Toh & Causo, 2016).

Çocukların sosyal yaşamında robotlar nerede ve nasıl olmalı?

“Robotlar hangi noktada çocuğun hayatında etkili olmaya başlamalı” sorusu henüz kesin cevap bulmuş değil. Genel kanı, robotların insan-insan arasındaki ilişkiyi devralması yerine bu ilişkiyi güçlendirecek bir noktada durması gerektiği yönünde; ancak bu sayede çocukların toplumdan soyutlanmasının önüne geçilebilir. Bir çocuğun toplumdan soyutlanması sadece robotlar yüzünden de olmayıp, ebeveynlerin telefon ya da diğer teknolojik bağımlılıklarından kaynaklı ihmali yüzünden de gerçekleşebilir. Bu nedenle, şaşırtıcı olsa da, Pearson’a göre karşısındaki çocuğa tüm dikkatini veren bir robot, bir çocuğun çoğu insanla etkileşiminde bulamayacağı huzuru bulmasına katkı sağlayabilir (Pearson, 2020).