Çocukların Dijital Platformlardaki Mahremiyet Algısı – Araştırma Notları

DERLEYENZahide Karasoy

Çocukların mahremiyeti ve verilerinin ticari kullanımları ile ilgili endişeler arttıkça bu alanda yapılan çalışmaların sayısı da hızla artıyor. Çocukların dijital platformlardaki çevrimiçi gizliliği, veri gizliliği ve mahremiyet algıları araştırmalarda ele alınan konular arasında.

Akademik çalışmalar, çocukların mahremiyet algısını belirleyen, bilinen ve  henüz bilinmeyen birçok faktörün olduğunu ortaya koyuyor. Bu faktörler arasında yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik farklılıklar, ebeveyn ve arkadaş tutumları ve medya okur yazarlığı becerileri yer alıyor. Bazı araştırmalar, bu faktörlerin çocukların mahremiyet algısını şekillendirmede ciddi etkileri olabileceğini savunurken; bazı çalışmalar ise bu faktörlerin bazılarının etkisinin olmadığını savunuyor. Çocukların mahremiyet algılarını anlamak için çocuklar arasındaki farklılıkların etkileri hakkında daha fazla bulguya ihtiyaç duyulduğu anlaşılıyor.

Yaş Faktörü

Çocukların mahremiyeti ve verilerinin ticari kullanımları ile ilgili bilgi sahibi olmaları, dijital ortamda daha bilinçli davranabilmeleri ve kendilerini koruyabilmeleri için kuşkusuz çok önemli. Literatürdeki pek çok çalışmaya göre, çocukların mahremiyet algısını şekillendiren en önemli faktörlerden biri ‘çocuğun yaşı’. Mahremiyet anlayışının özellikle yaşla daha karmaşık hale geldiğini, mahremiyet ve gizlilik arzusunun yaşla beraber arttığını söyleyen birçok çalışma mevcut.     

Örneğin, OFCOM’un 2017 yılında yaptığı çalışmada tanımlanan en küçük yaş grubu 5-7 yaş arasındaki çocuklardan oluşuyor ve bu yaş grubundaki çocukların gizlilik anlayışları hakkında sınırlı kanıt bulunduğu tespit ediliyor. Bununla birlikte, mevcut çalışmalar, bu yaştaki çocukların halihazırda pek çok çevrimiçi hizmeti kullanmaya başladığını ve verilerinin paylaşıldığını gösteriyor. Örneğin, 5-7 yaş arası İngiliz çocukların %3’ünün sosyal medya profili var ve bu çocukların %71’i YouTube kullanıyor. (OFCOM, 2017). Ayrıca bu yaş grubundaki çocukların ‘‘çevrimiçi bilgi paylaşmanın gizlilikle ilgili endişeler yaratabileceğini anlayamadıkları, ‘mahremiyet’ ve ‘güvenlik’ gibi soyut kavramları kavramalarının ise zor olduğu’’ anlaşılıyor (Chaudron et al., 2018). Örneğin, ağ bağlantılı oyuncaklarla oynarken, çocuklar bu cihazların verilerini kaydettiğini ve paylaştığını fark edemiyorlar (McReynolds et al., 2017). Yani, bu yaş grubundaki çocukların çevrimiçi gizlilik korumasına nasıl gireceklerine dair bir fikirleri olmadığı görülüyor.

Livingstone’a göre ‘‘Çocuklar gizliliklerini yaşlarına ve gelişimlerine göre nasıl anlar ve yönetir? Çevrimiçi gizliliğin önemini öğrenmeye başlamak için en uygun yaş nedir ve çocuklar büyüdükçe ve geliştikçe bu öğrenmenin kapsamı nasıl genişlemelidir? Bu sorular, mevcut çalışmaların yeterince cevaplayamadığı önemli sorulardır.’’ (Livingstone et al., 2018b).  

Gizlilik bilinci yaş ile artar mı?

8-21 yaş arası çocuklar ve gençler arasında yapılan bir Yeni Zelanda araştırmasının sonuçları, çocukların verileri ve çevrimiçi gizliliği konusundaki bilinçlerinin yaş ile arttığını söylüyor. Araştırmaya göre, 8-12 yaş arası gençlerin sadece % 2’si, 13-17 yaş arası gençlerin %18’ine ve 18 yaş üstü gençlerin %24’üne kıyasla çevrimiçi gizlilik ve veriler konusunda farkındalık sahibi. Ayrıca, 8-12 yaş arası çocukların %1’i, 13-17 yaş arası çocukların %15’i ve 18-21 yaş arası çocukların %26’sı uygulamaların  aslında çalışması için gerekli olmayan kişisel bilgilerimize erişebileceğini ve bilgilerimizin ticari amaçla kullanılabileceğini biliyor (Tirumala et al., 2016).

Bu konudaki başka bir yaklaşıma göre, bazı çocukların hissettiği popüler olma ihtiyacı ve maruz kaldığı akran baskısı, onların çevrimiçi paylaşımda bulunmalarını olumsuz olarak etkiliyor. Bu baskıyı hisseden çocuklar, daha fazla ‘beğenmeye’ veya daha fazla takipçiye ulaşmak isteyebiliyor. Dolayısıyla, popüler olma baskısı, çocukların çevrimiçi seçimlerini ve gizlilik endişelerini  etkiliyor (Livingstone, 2008; De Souza and Dick, 2009; Betts and Spenser, 2016; Hofstra et al, 2016).

8-11 yaş grubundaki çocuklar bazı risklerin farkına varmaya başlarlar

Ayrıca Birleşik Krallık’taki 8-11 yaş arası her beş çocuğun biri, yani bu gruptakilerin %21’i, bir sosyal medya profiline sahip (OFCOM, 2017). Bu platformları kullanmak için resmi olarak gerekli yaşın altında olmalarına rağmen, bu yaştaki çocuklar hala riskleri tanımlamak veya çevrimdışı/çevrimiçi olanları ayırt etmek için mücadele ediyor (OFCOM, 2017). Çocukların mahremiyet algısı farklılık gösterebiliyor. Şöyle ki: 8-11 yaş grubundaki çocuklar, yaptıkları çevrimiçi paylaşımın kendileri için bazı riskler yaratabileceğini anlamaya başlıyorlar (Kumar  et al., 2017); ancak  8-11 yaş arası çocuklar, içsel davranışlara değil, kurallara dayalı gizlilik yönetimine daha yakın oluyorlar. Bu nedenle, bilgilerini pratik durumlara uygulamakta zorlanıyorlar (Kumar et al., 2017). Sonuç olarak,  incelediğimiz araştırmalar, farklı yaşlardaki çocukların farklı anlayış ve ihtiyaçlara sahip olduğunu  gösteriyor.

Cinsiyet Faktörü

Mevcut çalışmalara baktığımızda, ‘cinsiyet faktörü’ konusunda ciddi fikir ayrılıkları görüyoruz. İnternet kullanımı çok fazla olan ülkelerde, çevrimiçi davranışlar üzerine yapılan araştırmaların bir kısmına göre, çevrimiçi risk algısında cinsiyet farkı gözlemlenmiyor. Öte yandan, başka çalışmalara göre, gizlilikle ilgili mevcut kanıtlardan bazıları gizlilik riski algısında, endişe düzeyinde ve koruma davranışlarında önemli cinsiyet farklılıkları olduğuna işaret ediyor.

Kız çocuklarının mahremiyet algısı daha mı yüksek?

Ayrıca birçok yerde, cinsiyete göre kalıplaşmış yargılar dolayısıyla, kız çocukları daha sıkı bir biçimde ebeveyn gözetimine maruz kalabiliyor. Dolayısıyla bu durum kız çocuklarının teknolojilere erişimini ve çevrimiçi katılım özgürlüğünü etkileyebiliyor (Badri et al., 2017). Bunun yanı sıra birçok çalışma, kız çocuklarının kişisel bilgileri açıklama, bilinmeyen kişilerden gelen talepleri kabul etme olasılığının erkek çocuklardan daha düşük olduğunu ve koruyucu davranışlarda bulunma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor (Steeves and Webster, 2008; Mullen and Hamilton, 2016).

Avustralya, Japonya, Endonezya, Kore ve Tayvan’dan 9-18 yaş arası çocukların yaptığı bir ankette, bu ülkelerdeki kızların genel olarak “kışkırtıcı resimler” çekme olasılıklarının erkeklerden daha az olduğu gözlemleniyor. Ayrıca, İrlanda’dan elde edilen kanıtlara göre ise kız çocuklarının ebeveynleri ile çevrimiçi arkadaş olma olasılıklarının daha yüksek olduğu görülüyor (Mullen ve Hamilton, 2016).

Bununla birlikte, kız çocuklarının daha fazla riskle karşı karşıya olduğuna dair bazı kanıtlar var. ABD’de 14-18 yaş arasındaki 395 lise öğrencisinin anket verileri, kızların kişisel bilgileri kötüye kullanma ve istenmeyen e-posta alma olasılıklarının daha yüksek olduğunu gösteriyor (Youn and Hall, 2008). Ayrıca kız çocukları, gizlilik risklerini erkeklerden daha ciddi olarak algılıyorlar ve ebeveynleri ya da öğretmenleri ile bu tür riskler hakkında iletişime geçme olasılıkları daha yüksek (Youn and Hall, 2008). Bunun aksine, ABD’de yapılan bir anketin sonuçlarına göre, 12 ila 16 yaşlarındaki kızların çevrimiçi olarak yabancılarla iletişim kurma ve daha önce sosyal medya profiline sahip olma olasılıkları daha yüksek (Martin ve et all. 2018).

Ebeveynlerin Tutumları Çocukların Mahremiyet Algısını Nasıl Etkiler?

Birçok akademik çalışma, çocukların mahremiyet algısını belirleyen faktörlerden birinin ebeveynlerinin eğitim seviyesi ve tutumları olduğunu gösteriyor. Örneğin, Feng ve Xie’nin 2014 yılında yaptığı, 12 ila 17 yaşları arasındaki ABD’li çocukların sosyalleşme ve gizlilik koruma stratejileri üzerine çalışması, ‘‘Ebeveynleri daha yüksek eğitim seviyelerine sahip olan gençler, çevrimiçi gizlilikleri konusunda daha fazla endişe duyuyor’’ diyor; çünkü bu gençler, çevrimiçi platformları kullanırken ebeveynleri tarafından daha fazla denetleniyor ve uyarılıyor. Yani, daha yüksek eğitimli ebeveynleri olan çocuklar, gizlilik algısı konusunda daha iyi durumdalar. “Bu çocukların, profillerini gizli veya kısmen gizli olarak belirleme olasılıkları daha yüksek’’ (Feng and Xie., 2014).

Chaudron ve arkadaşlarının 2018 yılında, 21 ülkede 0-8 yaş arasındaki çocuklar üzerine yaptığı çalışması, gelişmiş ülkelerde 2 yaşın altındaki çocukların çoğunun, ebeveynlerinin çevrimiçi etkinlikleri aracılığıyla dijital bir ayak izine sahip olduğunu ortaya koyuyor. Çocukların dijital teknolojiler ve ekranlarla ilk teması genellikle ebeveynlerin cihazları aracılığıyla çok erken yaşta, örneğin, 2 yaşın altında gerçekleşiyor. Bu çocuklar, yetişkinleri ve büyük çocukları gözlemleyerek deneme yanılma yoluyla dijital cihazlarla etkileşime girmeyi öğreniyor. Bu yaş aralığındaki çocuklar, gizliliğe ilişkin ise net bir anlayışa sahip değiller veya gizliliklerini nasıl koruyacaklarını bilmiyorlar (Chaudron et al., 2018).

Sosyo-Ekonomik Farklar

‘‘Düşük sosyo-ekonomik statüdeki bir evden (DE) 15 yaşında bir çocuk, burada gösterdiğimiz gibi, yüksek sosyo-ekonomik statüdeki bir evden (AB) 11 yaşındaki bir çocuğa benzer bilgi ve dijital okuryazarlığa sahip olabilir’’. (Livingstone et al, 2018a).

Karşılaştırmalı bir Avrupa çalışması, sosyo-ekonomik durumun, yaş ve cinsiyetin yanı sıra çevrimiçi gizlilikle ilgili önemli bir fark yarattığını savunuyor. Daha düşük sosyo-ekonomik duruma sahip çocukların genel bir sosyal medya profiline sahip olmaları, adresleri veya telefon numaraları gibi kişisel verileri paylaşmaları daha az olası (Livingstone et al., 2010). Örneğin, İngiliz çocuklar, çevrimiçi gizliliklerini Avrupalı yaşıtlarından daha fazla koruyorlar. Özel bir profile sahip olmak, sosyal medyayı ilerleyen yaşlarda kullanmaya başlamak, daha az çevrimiçi iletişim kurmak, yanlış yaş paylaşmak gibi (Livingstone et al, 2010; Livingstone et al, 2014). Yani, sosyo-ekonomik eşitsizlikler, çocuklar üzerinde mahremiyet algısı konusunda da önemli bir fark yaratıyor. Derlediğimiz yazının orijinal metnine ulaşmak için tıklayabilirsiniz.

Kaynakça:

Badri, M., Alnuaimi, A., Al Rashedi, A., et al. (2017) School children’s use of digital devices, social media and parental knowledge and involvement – the case of Abu Dhabi. Education & Information Technologies 22(5), 2645-64.

Chaudron, S., Di Gioia, R. and Gemo, M. (2018) Young children (0-8) and digital technology. A qualitative study across Europe. JRC Science for Policy Report. Luxembourg: Publications Office of the European Union, 1-259.

De Souza, Z. and Dick, G.N. (2009) Disclosure of information by children in social networking – not just a case of ‘you show me yours and I’ll show you mine’. International Journal of Information Management 29(4), 255-61.

Feng, Y. and Xie, W. (2014) Teens’ concern for privacy when using social networking sites: An analysis of socialization agents and relationships with privacy-protecting behaviors. Computers in Human Behavior 33, 153-62.

Kumar, P., Naik, S.M., Devkar, U.R., et al. (2017) ‘No telling passcodes out because they’re private’: Understanding children’s mental models of privacy and security online. Proceedings of the ACM on Human-Computer Interaction 1 (CSCW), 1-21.

Livingstone, S. (2008) Taking risky opportunities in youthful content creation: teenagers’ use of social networking sites for intimacy, privacy and self-expression. New Media & Society 10(3), 393- 411.

Livingstone, S. and Helsper, E. (2010) Balancing opportunities and risks in teenagers’ use of the internet: the role of online skills and internet self-efficacy. New Media & Society 12(2), 309- 29

Livingstone, S. (2014) Developing social media literacy: How children learn to interpret risky opportunities on social network sites. Communications. The European Journal of Communication Research 39(3), 283–303.

Livingstone, S., Ólafsson, K. and Maier, G. (2018a) If children don’t know an ad from information, how can they grasp how companies use their personal data? Media Policy Project

Livingstone, S., Stoilova, M. and Nandagiri, R. (2018b) Children’s data and privacy online: reviewing the existing evidence. London: London School of Economics and Political Science.

Livingstone, S., Stoilova, M. and  Nandagiri, R.  (2018c) Children’s data and privacy online Growing up in a digital age. London: London School of Economics and Political Science.

Martin, F., Wang, C., Petty, T., et al. (2018) Middle school students’ social media use. Educational Technology & Society 21(1), 213-24.

McReynolds, E., Hubbard, S., Lau, T., et al. (2017) Toys that listen: a study of parents, children, and internet-connected toys. Proceedings of the 2017 CHI Conference on Human Factors in Computing Systems. Denver, CO, USA.

Mullen, C. and Hamilton, N.F. (2016) Adolescents’ response to parental Facebook friend requests: The comparative influence of privacy management, parent-child relational quality, attitude and peer influence. Computers in Human Behavior 60, 165-72.

Ofcom. (2017) Children and parents: media use and attitudes report. London: Ofcom.

Steeves, V. and Webster, C. (2008) Closing the barn door: The effect of parental supervision on Canadian children’s online privacy. Bulletin of Science, Technology and Society 28(1), 4-19.

Tirumala, S.S., Sarrafzadeh, A. and Pang, P. (2016) A survey on internet usage and cybersecurity awareness in students. 2016 14th Annual Conference on Privacy, Security and Trust (PST). 223-8.

Velki, T., Solic, K., Gorjanac, V., et al. (2017) Empirical study on the risky behavior and security awareness among secondary school pupils – validation and preliminary results. 2017 40th International Convention on Information and Communication Technology, Electronics and Microelectronics.

Youn, S. (2008) Parental influence and teens’ attitude toward online privacy protection. The Journal of Consumer Affairs 42(3), 362-88.