Uzmanların Gözünden Teknolojinin Ergen Gelişimindeki Rolü

Çocuklar ve Ekranlar: Dijital Medya ve Çocuk Gelişimi Enstitüsü tarafından hazırlanan webinarda uzmanlar, sosyal medyanın ergenlik çağındaki çocuklar için ne ifade ettiğini masaya yatırdı.

Çocuklar ve Ekranlar: Dijital Medya ve Çocuk Gelişimi Enstitüsü’nün hazırladığı popüler webinar serisi Uzmanlara Sor’da, ergenlerin gelişiminde teknolojinin rolüne değinildi. Enstitünün kurucusu Doktor Pamela Hurst-Della Pietra önderliğinde yapılan webinarda, teknolojinin ergenler üzerindeki etkileri özsaygı, popülerlik, sosyal karşılaştırma, kimlik ve beden imajı yönleriyle masaya yatırıldı.  Bu yazımızda, webinarda söz alan uzmanların konuşmasında öne çıkan satır başlarını paylaşıyoruz.

Dr. Mitchell Prinstein (Psikoloji ve Nörobilim Profesörü, Kuzey Karolina Üniversitesi Dekan Yardımcısı)

Sosyal medya kullanım oranının son 15 yılda çarpıcı bir şekilde artması, bu web seminerinde yer alan kişiler için muhtemelen şaşırtıcı değil. Bunu özellikle gençler arasında, diğer yaş gruplarına göre daha fazla gördük. Yalnızca dijital medya kullanımıyla ilgilenen daha fazla genç insan görmediğimizi, aynı zamanda kullanım sıklığında da bir artış gördüğümüzü bilmek önem taşıyor. Online ortam, ergenleri statü arayışına teşvik ediyor. Bu durum, ergenlerde, samimi arkadaşlık kurmak yerine, güvensiz de olsa daha fazla arkadaşa sahip olma arzusuna yol açıyor olabilir. Öte yandan, sürekli iletişim halinde olma ve tüm farklı platformlara yanıt verme ihtiyacı dijital stres yaratıyor. İnternetteki güvenlik açıklarının istismar edildiği de bir gerçek.

Bütün bu olumsuz çerçevenin dışında, dijital medya ve internet erişiminin ergenler üzerinde çok olumlu etkilere sahip olabileceği durumların bulunduğunu da unutmamalıyız. Arkadaşlık kurma fırsatları görüyoruz. Bir toplumda etnik, cinsiyet ve cinsel tercihler yönünden azınlık olabilecek grupların topluluk yaratma fırsatı bulduğunu görüyoruz.  Ayrıca sosyal desteğin çok daha fazla olduğunu ve daha hızlı erişildiğini görüyoruz.

Öte yandan, sosyal karşılaştırma, ergenliğe geçiş döneminde dikkate alınması gereken özellikle önemli bir süreç. Ergenliğe geçiş dönemi derken, ergenlik gelişimi ile ilişkili fiziksel değişiklikleri görmeden yaklaşık bir veya iki yıl önceyi kastediyorum. Bu dönemde, beyinde, sosyal bağlamda da meydana gelen değişiklikler var. Beyindeki bu değişiklikler, bizi özellikle akranlar tarafından belirli bir statü, görünürlük, hakimiyet ve onay düzeyi elde etmek için heveslendirir. Aynı zamanda, ebeveynlerimizden bağımsız, bireyselleşmeye başlarken kendi kimliklerimizi bulma fırsatına da sahip oluyoruz. Kendimizi başkalarıyla kıyaslamalarımızı ve başkalarının hakkımızdaki görüşlerini, kendi kimlik duygumuzu oluşturmanın birincil yolu olarak kullanmak psikolojide “Yansıyan Değerlendirme” olarak adlandırılır. Bu, bugün bahsettiğimiz her şey için önemlidir çünkü yetişkinler olarak, bir bireyin, diğerlerinin onun hakkında ne düşündüğünden bağımsız olarak, kendi içinde inandığı ve bildiği şeylere dayanan daha istikrarlı bir kimlik duygusuna sahip olmasını umuyoruz. Ancak ergenlik döneminde, özellikle de ergenliğe geçiş döneminde kişi, kimliğin oluşmasında akranlarının onun hakkındaki düşüncelerinin anahtar rol oynadığı algısına çok güçlü bir şekilde bağlı oluyor.

300 öğrencimizle yaptığımız çalışmalar süresince, onlara sosyal karşılaştırma hakkında sorular soruyoruz. Sınıfımızdaki öğrencilerin ezici çoğunluğu bize, teknoloji dünyasının sosyal karşılaştırmayı her zamankinden daha olası hale getirdiğine inandıklarını söyledi. 17 ve 18 yaşındaki bu öğrencilerimiz, online ortamda başkalarının gönderilerine bakarken, kendilerini başkalarıyla karşılaştırmaktan alıkoyma konusunda zorluk yaşadıklarını söyledi. Ergenlerin, özellikle de ergen kadınların, güzellik kavramları, idealize edilmiş vücut şekilleri ve boyutları dahil olmak üzere fiziksel görünümlerine göre kendilerini karşılaştırdıklarını gösteren çok sayıda yorum duyuyoruz. Aynı zamanda kişinin, kendini ve sosyal ilişkilerini başkalarıyla karşılaştırmaya çok meyilli olduğunu da duyuyoruz. Ayrıca ergenlerin havalı ürünler, aletler, markalar hakkında reklamlara maruz kaldığını duyuyoruz, bu nedenle sosyal karşılaştırma süreçleri yoluyla da meydana gelen bir pazarlama etkisi var.

Ergenler, internette gittikçe daha fazla zaman geçirirken, biraz daha yetişkinlere benzeyen ve ideallere daha yakın olan vücut imgelerine de maruz kalıyor.  Filmlerdeki oyuncuların gerçekte nasıl göründükleri ile filmdeki görüntülerinin arasında büyük bir fark var. Ancak ergenler sosyal karşılaştırma sürecinde, filmde gördüğü karakterin vücut şeklini esas alıyor. Sınıfımızdaki çocuklara, dijital medyada gördüklerinin sahte veya bir şekilde değiştirilmiş resimler olup olmadığını ne sıklıkla sorguladığını sorduk. Sınıfımızdaki çocukların çoğunun, kendilerini karşılaştırdıkları görüntülerin gerçek dışı, değiştirilmiş veya bir şekilde filtrelenmiş olabileceğini yalnızca bazen veya ara sıra sorguladıklarını öğrendik.

Sınıfımızdaki öğrencilere, sosyal medyadaki İnfluencer’ların toplumumuza daha fazla zarar vermesinden korkup korkmadıklarını da sorduk. Büyük çoğunluğun bu İnfuencerlar hakkında tarafsız hissettiğini veya kötü görüntüler yansıttığını düşündüğünü gördük. Ayrıca sınıfımızdaki öğrencilere, eğer çocuk sahibi olsalardı, kendi çocuklarının bu influencer’ları online olarak takip etmelerini isterler miydi diye sorduk. Büyük bir çoğunluğu olumsuz görüş bildirdi ve çocukları olsaydı, onların bu İnfluencer’ları takip etmesini istemeyeceklerini belirtti.  

Sosyal medyada Daha fazla arkadaşı olan veya profillerinin daha iyi görünmesini sağlayan şeylere daha fazla erişimi olan ergenlerin depresif olmaya daha yatkın olduğu görünüyor. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, henüz dijital medyanın kendine zarar verme durumuyla ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceğini bilmiyoruz.

Sophia Choukas-Bradley (Delaware Üniversitesi, Psikoloji bölümünde Asistan Profesör)

Ergenler, akranlarının onlardan ne beklediklerine uyum sağlar ve sosyal statü kazanmak için motive olurlar. Akran ilişkilerini gerçekten önemserler ve bu, evrimsel duruma göre de uyarlanabilir bir reflekstir. Ancak sosyal medyaya gelince, bunların bir kısmı biraz saçma olabilir. Akranlarla ilgili ilişkilere ek olarak, fiziksel görünüm endişelerinin, flört ve cinsel ilişkilerin başlamasıyla veya en azından düşünülmesiyle el ele gittiğini biliyoruz. Ergenler akranlarının yanında olmadıklarında bile akranlarına nasıl göründüklerini hayal eder. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ve birçok ülkedeki kızlar, fiziksel görünümlerinin kendilerinin en önemli parçası olduğunu, öz değerlerinin ve kişilerarası değerlerinin merkezi olduğunu düşünecek şekilde sosyalleştirilirler. Yani kişinin dış görünüşü, ergenlik dönemindeki kimliğinin özüdür ve bu inanç, ergenlik döneminde bitmez, ancak bu süre zarfında gerçekten daha ön planda olur.

Ya sosyal medya kullanımının gençlerin ruh sağlığı için kötü veya iyi olup olmadığını sormak mantıklı ve hatta makul değilse? Sosyal medya kullanımının birçok çeşidi var.  Sosyal medya kullanımı kişiler arası iletişimi içerir ve COVID-19 salgını sırasında, sosyal medya kullanımının ergenlerin hayatları için eskisinden daha merkezi bir role sahip olduğunu gerçekten görüyoruz. Onların bizzat akranları ile iletişim kurmasının yolu budur.

Araştırmalarımın çoğu, kırsal bölgelerde yaşayan gençler de dahil olmak üzere, LGBTQ gençliğine odaklanıyor ve sosyal medya bazen kelimenin tam anlamıyla hayat kurtaran bir sosyalleşme yolu sağlıyor. LGBTQ gençleri gibi, toplumda azınlık olabilecek ve bu yönüyle toplumdan kabul görmeyecek gruplar için sosyal medya, bu desteği sağlayabilir. Yani sosyal medya, aktivizm için fırsatlar sağlayabilir.

Öte yandan bazı sosyal medya kullanım biçimleri, beden imajı ve akıl sağlığı için sorunlara da neden olabilir. Akran geribildirimine fazla önem vermenin etkilerini anlamakla çok ilgileniyorum ve araştırmam, fotoğraflarının kaç kez beğenildiğiyle aşırı derecede ilgilenen ergenlerin, zamanla vücut imajı endişelerindeki artışların ve depresif semptomları bildirme olasılıklarının daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Sosyal medya, bir dizi görselin yer aldığı bir medyadır ve ergenler, vücut ve güzellik standartlarına uymak için genellikle tanınmayacak kadar oynanmış, düzenlenmiş ve idealize edilmiş görüntülere maruz kalıyor. Bunun bir sonucu olarak ergenler, vücut şekillerini değiştirme ihtiyacı hissedebiliyor. Ayrıca kimin fotoğrafının ne kadar beğenildiğini gösteren parametreler yüzünden, kendi fotoğrafımızın ne kadar beğenildiği hakkında başkalarıyla kıyaslama yapabileceğimiz bir durum da var. Özellikle kadınlar, sosyal medyada gerçekçi olmayan ünlü kadın fotoğraflarına yıllardır maruz kalıyor ve kendilerini o ünlülerin fotoğraflarındaki vücut hatlarıyla karşılaştırıyor. Kısacası sosyal medyanın, kişinin kendi fiziksel görünümüne odaklanmasını arttırdığını görüyoruz. Özellikle pandemi sürecinde, sosyal medyanın bu etkisi daha da artıyor. Zoom toplantısında sürekli kendi görüntünüze bakabilme durumunun dikkat dağıttığını tahmin edersiniz. Araştırmalarımda, görüntülü sohbette kızların, depresif belirtilerdeki kısa vadeli artışları bildirme olasılıklarının daha yüksek olduğunu buldum.

Ergen çocuğunuzun sosyal medyada çok fazla zaman geçirmek istemesinin gelişimsel olarak tamamen anlaşılır olduğunu vurgulamak istiyorum. Sosyal medya, ergenlerin ona katılmak istemesine neden olan her türlü doğal mekanizmaya sahip. Ama soru şu ki, çocuğunuz sosyal medyada nasıl vakit geçiriyor? Tüm sosyal medya kullanım biçimi aynı değildir. Çocuğunuz sosyal medyayı, ilişkilerini geliştirmek için mi yoksa fiziksel görünüme odaklanan statü hedeflerine ulaşmak için mi kullanıyor? Ve sosyal karşılaştırma yapıyorlar mı? Eğer öyleyse, bu, onlara nasıl hissettiriyor? Bütün bunların ışığında şunu unutmamak gerekir ki, ergenlerin sosyal medyada geçirdikleri zamanı kontrol altına almalarına ve sosyal medyayı daha bilinçli kullanmalarına yardımcı olmak, onlar için sosyal medya deneyimini olumsuz etkiler olmadan yaşayabilmelerini sağlıyor.

Dr. Allison Chase (Pathlight Ruh Hali ve Anksiyete Merkezi Müdürü, sağlıklı beslenme uzmanı)

Sosyal karşılaştırma, bir insanın zihninde “Uygun muyum?”, “Uymuyor muyum?” sorularının çok sık sorulmasına neden olur ve mükemmel bir kiloda veya mükemmel beden ölçülerine sahip olmanın hayatın tüm sorunlarını çözeceği inancı taşır. Bunlar, var olan bazı zorlukların sadece birkaç göstergesidir, ancak çok gerçeklerdir. İletişim kurmanın ve iletişim kurmak için bir yola sahip olmanın birçokları için yararlı olduğunu biliyoruz. Ancak iletişim kurma yolunu sosyal medya üstlendiğinde özgüveni zedeleyici durumlar yaşanabiliyor.

Onlarca yıldır gençlerde ve ergenlerde benlik saygısından bahsediyoruz. Daha önce de ifade edildiği gibi, ergenlik dönemi gelişimsel olarak gerçekten zorlu. Vücudumuzda hormonal olarak meydana gelen biyolojik değişiklikler var. Ayrıca sosyal işleyiş ve duygusallık yönünden de gelişimsel değişiklikler yaşanıyor. Birçok değişim yaşanırken bu noktada, düşük benlik saygısının neye benzediğini bilmemiz gerçekten önemlidir çünkü sosyal medya, bu konuda gerçekten etkiye sahip oluyor. Öyleyse, sevdiklerinizin, bir çocuğunuzun veya ergenlik dönemindeki çocuğunuzun düşük benlik saygısı yaşadığınızda nasıl göründüğünden bahsedelim:

  1. Kendileri hakkında konuşulanları duymak ekstra önem kazanır.
  2. Azalan arkadaşlıklar ve akranlarla daha az iletişim kurma kendini gösterir.
  3. Artan hayal kırıklıkları ve kolayca sinirlenme durumu gözlenir. “Bunu çocuklarımda her zaman görüyorum.” diyorsanız, bu noktada bunda bir artış veya değişiklik olduğunu görmek istiyoruz.
  4. Farklı bir şey denemeye veya başka tür yeni davranışlara girişmeye istekli olmama durumu fark edilebilir.

Düşük benlik saygısının bizi, bir dizi zihinsel sağlık sorununa doğru götürmeye başladığını biliyoruz. Depresif belirtilerin yanında anksiyete ve yeme bozuklukları da kendini gösterebilir. Öyleyse, eğer bu öz saygıyı problemini ortadan kaldırabilirsek, artan zihinsel sağlık problemi risklerini azaltabileceğimizi umuyoruz.

Öyleyse, ebeveyn olarak ne yapacağız? Ebeveynlik zordur, kimse size kullanım kılavuzu vermedi. Bu durumda çocuklarımızla nasıl konuşacağız ki bizi gerçekten dinlesinler? Öncelikle bir ergenle sorunları hakkında konuşmak istediğinizde muhtemelen onun zihnindeki düşünce, sizin onu anlamayacağınız ve onun ne bahsettiği hakkında hiçbir fikrinizin olamayacağıdır. Gerçek şu ki, onları anladığınızı göstermeniz lazım. Bu noktada empati yapmanız gerekiyor. “Seni anlıyorum, gerçekten neler olup bittiğini anlıyorum” diyebilme yeteneğinden bahsediyoruz.

Şunu gerçekten açıklığa kavuşturmak istiyorum ki, sırf onları anladınız diye, onların söyledikleri her şeye mutlaka katıldığınızı söylemiyorsunuz. Özellikle “Ben normal bir anne değilim, havalı bir anneyim.” gibi düşüncelerden uzaklaşmanızı istiyorum. Gençlerin, senin normal bir anne olmana ihtiyacı var. Peki, normal bir anne olmak neye benziyor? Bazen normal bir anne olmak, gerçekten çok zor işi yapmak anlamına gelir. Sosyal medya kullanımı söz konusu olduğunda gerçekten tutarlı kurallara ve yönergelere sahip olmak, normal bir annenin belki de en güzel tanımıdır. Ebeveynler olarak sosyal medyayı takip etmeli ve risklerin bilincinde olmalıyız. Bu risklerin karşısında telefonu çocuğun elinden almak yerine, onun da bu risklerden haberdar olmasını sağlamak ve dijital medya kullanımında izlemesi gereken bir program oluşturmak zorundayız.

Amanda Mozea (“Media Girls” projesinde sosyal yardım Müdürü)

Yetişkinler için söz konusu çocuk ve sosyal medya olduğunda bu ilişkinin olumsuz taraflarını düşünmek daha cazip geliyor.  Şimdi sorduğumuz normal soruyu tersine çevirelim. Sosyal medyanın artıları nelerdir?Neden gençlerin hayatında da olumlu bir güç?Sosyal medya ile ilgili özellikle gençler için inanılmaz derecede korkutucu olan fikirlerinizi dile getirebilirsiniz ancak bu platforma sahip olmak çok büyük bir alanı kapsıyor.Uzak mesafedeki arkadaşlarınızla ve ailenizle iletişimde kalabilirsiniz. Bu nedenle COVID-19 sırasında sosyal medya özellikle önemlidir. Eğer bu dijital platformları kullanmazsanız, yan komşunuz bile bu süreçte sizin için uzak mesafeli bir duruma gelebilir. Zorlu bir yıl oldu ve sosyal medyada sevgi ve destek içeren mesajlar, videolar alabilirsiniz. Bence bu zorlu dönemde pek çok kız, sosyal medyanın bu yönüne ihtiyaç duydu.Sosyal medya, kesinlikle gençler için gerçekten bir stresten arınma ve rahatlama kaynağı olabilir.

Sosyal medya, gençlere bir platform ve bir ses veriyor. Sadece kendi fikrinizi belirtmekle kalmıyor, aynı zamanda bu fikir için bir hedef kitleye sahip olabiliyorsunuz. Milyonlarca kişinin takip ettiği bir sosyal medya hesabına sahip olan ve iklim değişikliği konusunda küresel farkındalık yaratan Greta Thunberg’i biliyoruz. Gençler sosyal medya ile birlikte sorunlarla baş etmek için yeni bir yöntem bulmuş oldular.

Öte yandan, sosyal medyanın kesinlikle göz ardı edilemeyecek dezavantajları var. Özellikle, sosyal medya normlarına uymanın stresi önemli bir başlık olarak karşımıza çıkıyor. Bu, birlikte çalıştığımız kızların ve gençlerin her zaman söylediği bir şey. Sosyal medyada bilinçsizce takip ettikleri birçok kural var. İnsanları eğlenirken izliyorsanız ve davetli değilseniz, kendinizi çok yalnız hissedeceksiniz.

Sosyal medyadaki güzellik standartlarını tanımlamanın gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum ve bunlar ırk ve etnik kökene göre değişiklik gösteriyor.İdealize edilmiş büyük gözler, büyük dudaklar, küçük burun ve küçük çene oranı var. Bunların hepsi, sosyal medya İnfluencer’ları tarafından takip ediliyor. Doğal olarak ya da makyaj yoluyla vurgulanan güçlü elmacık kemikleri var, kusursuz olma ve mükemmellik var. Yara izi yok ve sonra saç da inanılmaz derecede önemli. Sosyal medyanın arzu edilen şey üzerinde homojenleştirici etkiye sahip olduğu söyleniyor. Bu dış görünüş, gençlerin nasıl biri olduğunuzu düşünmesi için inanılmaz derecede önem teşkil ediyor. Uzun bacaklar, selülitsiz, yara izi olmayan, lekesiz ve çatlaksız bir cilt. Eminim bu tür bir vücuda ve bu tür bir yüze sahip olmanın ne kadar zor olduğunu görmeye başlıyorsunuz.İnfluencerlar için bile bu standartların karşılanmasının imkansız olduğunu fark etmek ve bunu not etmek gerçekten önemli.

Ünlüler, gençlerin her türlü lekeyi veya yara izini gidermek için yaptığı gibi yüz filtrelerini kullanır.Küçük burun ya açıkça bir burun estetiği ya da bir tür makyaj kullanılarak taklit edilirken, Instagram’da çok dikkat çeken elmacık kemikleri, model olan Bella Hadid’inki gibi ameliyatlarla elde ediliyor. Böylece, kızlar sosyal medyayı açıyor, gönderileri kaydırıyor ve uydurma, üzerinde oynanmış, doğal olmaktan uzak, mükemmel ışıklı fotoğrafları görüp kendi dış görünüşlerini karşılaştırıyorlar. Bununla nasıl mücadele edebileceğimizi düşünürseniz bunun iki yolu var: Sosyal medyada geçirilen zamanı sınırlamak ve sosyal medyayı daha eleştirel bir şekilde tüketmek. Dolayısıyla, ekran süresini sınırlamak için tavsiyem, özellikle ekran süresini kaydeden telefonlarda, belirli sosyal medya uygulamaları için kısıtlayıcı işlevleri etkinleştirmektir. Ayrıca ebeveynlere, bu kısıtlama ayarını kendi kullanımları için de aktifleştirmeyi ve gençlerle bununla ilgili deneyimlerini paylaşmayı, bu şekilde onlarla sohbet etmelerini öneriyorum. Yani sadece gençlerin sosyal medya kullanımlarını eleştirel bir şekilde analiz etmiyorsunuz, aynı zamanda kendi ekran süresi kullanımınıza bakıyorsunuz ve bunun hakkında onlarla sohbet ediyorsunuz. Şu yolların da izlenmesinde fayda görüyorum:

  • Sosyal medya uygulamaları için bildirimleri kapatın veya sınırlayın.
  • Geceleri akıllı telefonları yatak odalarından çıkarın. Alarm için gerçek bir çalar saat alın.
  • Ekransız hobileri keşfedin.

Özellikle COVID-19 sırasında hayatımızın büyük bir kısmı bilgisayardayken ve ekranlardayken, şimdi ekransız alternatifleri keşfetmenin tam zamanı.

Kaynak:

Leave A Comment