Toplumsal Cinsiyet Kalıplarına Karşı Gelen Filmler

Çocuklar filmlerde ve televizyonda kalıplaşmış cinsiyet rollerinin defalarca canlandırıldığını gördükçe, bu onların kendileri hakkında düşünme biçimlerini ve büyüdükçe gelişip şekillenen toplumsal cinsiyet rollerini etkileyebilir. Bu yazımızda; çocuklarınızla keyifle izleyebileceğiniz toplumsal cinsiyet kalıplarına karşı gelen filmlerden seçtiklerimizi derledik.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi’nin 4 Şubat 2021’de çocukların dijital dünyadaki haklarını kabul eden Genel Yorum No 25’in onayladığını sizlerle büyük bir heyecanla paylaşmıştık. Bu kapsamda çocuk haklarının önemli parçalarından biri de çocukların kaliteli içeriklerle buluşturulmasını içeriyor.

Filmler ile olan duygusal bağımız, çoğu zaman bizi filmin ideolojik altyapısıyla çarpışmak konusunda çekimser bırakıyor. Prensesler ve süper kahramanlar harikadır ve çocuklar başta olmak üzere hepimiz çoğunlukla onları severiz. Ancak çocuk gelişimi uzmanları, çocukların tükettikleri medyada bir dizi özellik, davranış ve inanç sergileyen çok çeşitli erkek ve kadın karakterleri görmeleri gerektiği konusunda hemfikir. (Knorr, 2017)

Çocuklar filmlerde ve televizyonda kalıplaşmış cinsiyet rollerinin defalarca canlandırıldığını gördükçe, bu onların kendileri hakkında düşünme biçimlerini ve büyüdükçe gelişip şekillenen toplumsal cinsiyet rollerini etkileyebilir. Filmlerde özellikle kız çocuklar için olumlu rol modeller bulmak her zaman kolay olmuyor.

Bu yazımızda; çocuklarınızla keyifle izleyebileceğiniz ve Bechdel Testi’ni geçebilmiş olan, toplumsal cinsiyet kalıplarına karşı gelen filmlerden sizler için seçtiklerimizi derledik. 

Bir kadın Suudi yönetmen tarafından çekilen ilk uzun metrajlı film olan Vecide, aynı zamanda tamamı Suudi Arabistan’da çekilmiş ilk uzun metrajlı film. Filme ismini veren 9-10 yaşlarında bir kız çocuğu olan Vecide, okuldaki kızlardan dinlediği müziklerden giydiği ayakkabıya kadar farklıdır. Film, kadınların bisiklete binmesinin yadırgandığı bir toplumda bisiklete binmeyi kafasına takmış bu cesur kızın hayatından bir kesiti konu alır.

Güreşçi bir babanın çocuklarına güreş öğretebilmesi için çocuklarının illa erkek mi olması gerekir? Gerçek bir hayat hikâyesini konu alan Dangal, toplumun tüm kalıp yargılarını kırarak yetişmiş iki genç kadın güreşçinin zafere giden yolda yaşadıklarını anlatıyor.

11 yaşındaki Billy, babasının onu zorla gönderdiği boks antrenmanlarındansa tek erkek olduğu bale kursuna gitmeyi tercih eder. Boksun aksine bale de çok daha yetenekli olan Billy, ailesinden gizli başladığı balede başarısını kanıtlar ve Londra’daki Kraliyet Bale Okulu’na kabul edilir. Filmin geçtiği dönemin İngiltere’sini de yansıtan Billy Elliot’un, toplumsal cinsiyet kalıp yargılarını kırdığı kesin.

Yeterince zeki ve ciddi olmadığı imasıyla erkek arkadaşı tarafından terk edildikten sonra onun peşinden Harvard Hukuk Fakültesi’ne giden Elle Woods dış görüşünden çok daha fazlası olduğunu kanıtlıyor. Pek çok yönden bir klişe olmasına rağmen, Elle kederli ya da kötü ruhlu değil. Kız kardeşliğinden çok güzel bir şekilde görülen evrensel bir kardeşlik olduğunu varsayarak tanıştığı her kadınla bağ kurmaya çalışır.

Bir prenses olmadığı sürece kız çocuklarını animasyon filmlerde başrol olarak görmek Hayao Miyazaki’den önce pek mümkün değildi. 10 yaşında bir kız çocuğu olan Chihiro’nun yaşadığı maceralarla beraber nasıl büyüyüp olgunlaştığına tanık olduğumuz film, rengarenk hayalgücü ögeleriyle dolu.

Etrafındaki doğa kadar vahşi olan Dun Broch Şatosu’ndan Prenses Merida herhangi birinin (özellikle annesi Kraliçe Elinor’un) onun kaderine karar vermesine izin vermeyi reddediyor. Kaderini kendi avlamaya kararlı. Bu cevval kız annesinin prenses gibi davranma derslerinden ölümüne sıkılır. İskoç yaylalarında atı Angus’u dörtnala sürmeyi veya okçuluk çalışmayı tercih eder.

Kendi sesini bulan ve kendi kimliğini oluşturan genç bir kadının maceralarını konu alan Moana, Kurtarılmaya ihtiyacı olan basmakalıp bir prenses yerine kendi şartlarına göre halkının ileri görüşlü bir lideri olmayı seçiyor. Hem halkının geleneklerine saygı duyacak bilgeliğe hem de geleceğe doğru kendi izini bırakacak cesarete sahip.

Bir dev olan Shrek’in Prenses Fiona’yı ejderhalı bir şatodan kurtarmasıyla başlayan hikâyenin üçüncü filminde senaristler klasik peri masalı öğretileriyle dalga geçmeye devam ediyor. Yakışıklı Prens’in (Prince Charming) Çok Çok Uzaklardaki Krallık’a yaptığı baskın sonrası prensesler her zaman yaptıkları gibi kurtarılmayı beklemek yerine kendi başlarının çaresine kendileri bakarlar.

Hans Christan Andersen’in Karlar Kraliçesi masalından ilham alan uzun metrajlı müzikal animasyon filmi Karlar ülkesi, iyimser Anna ve buz güçlerinin Erindal krallığını sonsuz bir kışa hapseden kız kardeşi Elsa’yı bulmak için çıktığı destansı yolculuğun karlı öyküsünü anlatıyor. Normal peri masalı klişeleri, film kız kardeşlerin birbirine olan sevgisine odaklanınca tersine çevriliyor. Cesur Anna, tırmanış kancası kullanmaktan veya canavar kardan adamlarla savaşmaktan geri kalmıyor.

Anna ve Elsa arasındaki karmaşık ve güçlü bağ, tıpkı orijinalinde olduğu gibi devam filminin de ana odak noktası. Devam filmi, ilk filmde tasvir edilen ilerici cinsiyet normlarını baltalamak yerine, bunların altını daha belirgin şekilde çiziyor. Anna ve Elsa her zaman birbirlerine kavuşurlar ve filmde birbirleri için gerçekten dikkate değer fedakarlıklar yaparlar.

Disney’in Çin’de geçen ilk uzun metrajlı animasyonu olan Mulan (1998), özgün bir Disney Prensesi’ni konu alıyor. İsyankâr genç kadın gerçek aşkı Yüzbaşı Shang’la tanışıyor, ancak bu alışılmadık bir biçimde gerçekleşiyor. Erkek bir savaşçı kılığındayken ve komutası altında savaşa hazırken. Kılığı ne olursa olsun, Mulan’ın itici gücü ailesini onurlandırmak ve bu esnada da kendisine sadık kalmak. Mulan, zaman içerisinde cesareti keşfeder ve ancak erkek kılığını terk edip gerçekten kendisi gibi davrandığında zafere ulaşır.

Uyuyan Güzel gibi, Karmakarışık’taki Rapunzel de prenses olduğunu bilmiyor. O sadece hapsedildiği kuleden uçan fenerleri görmek için çıkmak istiyor. Disney’in ilk bilgisayar animasyonu prensesi, kule duvarlarının içerisinde kendini eğlendirmeyi öğrenmiş, kendi ayakları üstünde duran genç bir kadın. Yemek pişiriyor, okuyor, temizlik, spor ve resim yapıyor. Bir de saç bakımına oldukça zaman ayırıyor. Rapunzel naif olabilir, ama aynı zamanda zeki, becerikli ve kuleyi terk edecek kadar cesurdur. Kuleden çıktığında, ebeveynlerini, gerçek aşkını ve kendini bulur.

Kaynakça

Fanning, J. (2016). Disney Kitabı. İstanbul: Beta Yayıncılık.

Knorr, C. (2017, June 19). Gender Stereotypes Are Messing with Your Kid. Common Sense Media: https://www.commonsensemedia.org/blog/gender-stereotypes-are-messing-with-your-kid adresinden alındı

Sezer, M. Ö. (2010). Masallar ve Toplumsal Cinsiyet. İstanbul : Kor Kitap.

Leave A Comment