Uzmanlar, çevrimiçi ortamlarda sıklıkla yanlış veya eksik bilgilerle karşılaşan dijital çağın çocuklarına erken yaştan itibaren nitelikli cinsel eğitim verilmesi gerektiğini belirtiyor.

Uzmanlar, çevrimiçi ortamlarda sıklıkla yanlış veya eksik bilgilerle karşılaşan dijital çağın çocuklarına erken yaştan itibaren nitelikli cinsel eğitim verilmesi gerektiğini belirtiyor.

Türkiye’de okullarda cinsel eğitim verilmiyor ancak internet kullanımının yaygınlaşması, günümüzde daha çok çocuğun çevrimiçi ortamlarda cinsellik temalı bilgi ve içeriklerle karşılaşmasını beraberinde getiriyor. Uzmanlar, çevrimiçi ortamlarda sıklıkla yanlış veya eksik bilgilerle karşılaşan dijital çağın çocuklarına erken yaştan itibaren nitelikli cinsel eğitim verilmesi gerektiğini belirtiyor. Kültürel normlar, önyargı, ayıp-utanç algısı veya çeşitli tabular çoğu zaman cinsel eğitimin öneminin göz ardı edilmesine yol açıyor. Netflix platformunda yayınlanan ve cinsel eğitimin önemini merkeze alan “Sex Education” dizisinin gördüğü ilgi, cinsel eğitimin gerekliliği tartışmasını tüm dünyanın gündemine getirdi. Dizi ülkemiz gençleri arasında da popülerliği yakaladı. Dizide cinsellik hakkında rahatlıkla konuşulması, uzmanlar tarafından verilen bilgilendirici seminerlere yer verilmesi, ailelerin çocuklarıyla çocukların da aileleriyle karşılıklı olarak bu konuyu konuşmaya açık olması dikkat çekiyor. Bu bağlamda Dijital Medya ve Çocuk olarak, cinsel eğitim ve medya ilişkisine dair akla takılan sorulara yanıt bulmaya çalıştık.

Çocuk hakları perspektifinden cinsel eğitime yönelik doğru medya içerikleri neden gereklidir?
Her bireyin olduğu gibi çocukların da “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi” kapsamınca bilgilenme, haber alma, ifade etme hakkı vardır. Fakat Türkiye’de kurumsal cinsel eğitimin verilmemesi sebebiyle, çocuklar cinselliğe yönelik ilk bilgilerini akranlarından, ailelerinden ve medya içeriklerinden alıyorlar. Cinsel eğitim alanında uzmanlaşmamış kişiler aracılığıyla edinilen bilgiler, çocukların hayatları boyunca cinsel yaşamları üzerinde olumsuz etkiler bırakabiliyor. Sanal ortamda, doğru ve yanlış bilgiyi ayırmak her zaman kolay olmuyor. Uzmanlaşmamış kişilerin bu alanda içerik üretmesi çevrimiçi ortamlarda bilgi kirliliği yaratabiliyor. Dijital dünyada, yanıltıcı ve saldırgan cinsel içeriklerin fazlalığı ise göze çarpıyor.
Dijital medya içeriklerinin özellikle cinsellik alanında çoğunlukla yanlış veya eksik olması, ebeveynlerin medyadan korkmasına ve çocuklarını bu alandan uzaklaştırmasına sebep oluyor. Çocuk hakları bildirisi madde 17 kapsamınca da desteklendiği gibi “Taraf Devletler, kitle iletişim araçlarının önemini kabul ederek çocuğun; özellikle toplumsal, ruhsal ve ahlaki esenliği ile bedensel ve zihinsel sağlığını geliştirmeye yönelik çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan bilgi ve belge edinmesini sağlarlar.” Çocukları bu haklarından mahrum bırakmak yerine özellikle bu maddede de bahsedildiği gibi çocuk bakımından toplumsal ve kültürel yararı olan, yaşa uygun doğru ve nitelikli cinsel eğitim içeriklerinin dijital medyada arttırılması ve teşvik edilmesi bu çerçevede büyük önem taşıyor.

Cinsel eğitim nedir ve neden önemlidir?
Cinsellik pek çok toplumda konuşmaktan kaçınılan, ayıp olarak nitelendirilen ve hatta önyargıyla yaklaşılan bir konu. Bunun sebebi ise cinselliğin çoğu zaman sadece seks eylemi ile tanımlanması. Oysa cinsel eğitim sadece cinsel organlarla, hormonlarla veya üremeyle kısıtlı bir alan değil. Cinsellik, her bireyin biyolojik, psikolojik ve sosyolojik olarak dahil olduğu, içerisinde atanan ve toplumsal cinsiyetin, cinsel yönelim ve cinsel kimliğin de bulunduğu ortak bir kavram.
ÇETAD’a göre “çocuklara ve gençlere yönelik planlanan cinsel sağlık eğitimlerinin en genel amacı cinsel sağlığın geliştirilmesi; bireylerin, cinsel davranışların pozitif sonuçlarına ulaşmaları ve negatif sonuçlarından uzak olmalarını sağlamak.” (ÇETAD, 2007). Bu konuda eğitim eksikliğinin doğurabileceği negatif sonuçlar; cinsel yolla bulaşan hastalıklar, istenmeyen gebelikler, cinsel istismar ve taciz, cinsel şiddet ve baskı, cinsel işlev bozuklukları ve LGBTQ+ bireylerine yönelik toplumsal önyargılar olarak özetlenebilir. Nitelikli cinsel eğitimin beraberinde getireceği pozitif sonuçlar arasında ise bireylerin potansiyel cinsel taciz, istismar ve şiddetten kendilerini koruyabilmeleri, uygun yaşa geldiklerinde cinsel haz alabileceklerini öğrenmeleri, karşılıklı saygı içeren sağlıklı birliktelikler kurabilmeleri, kendilerini ve bedenlerini tanımaları ve sevmeleri sayılabilir.

Cinsel eğitim neden en geç 9 yaşında başlamalıdır?
Çocuklar dünyaya savunmasız olarak, ebeveynlerinin korumaları altında gelirler. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu zamanla öğrenir, dünyayı yavaş yavaş tanırlar. Çocuklar, tanımadıkları kişilere bile güvenirken, tanıdıkları ve güvendikleri kişilerin kendilerine zarar verecek şekilde davranabileceklerini anlayamazlar. Bilgi ve doğruluk terazisi, küçük yaşlarda gelişmeye başladığı için, bu süreçte cinsel eğitimle tanışmaları önemlidir. Bu doğrultuda, okul öncesi çocukların bedenleri ve özel bölgeleri hakkında temel bilgileri edinmeleri ve bedenlerini cinsel istismara karşı nasıl koruyacakları konusunda beceriler edinmeleri gerekir. Eğitime okul öncesi düzeyde başlanması gerektiğini uzmanlar özellikle vurgular. (Tunç, Özyazıcıoğlu, et al. 2018).
Peki cinsel eğitim neden en geç 9 yaşında verilmeli? Cinsellik merakı, fiziksel ve psikolojik değişimler ergenlik döneminde ortaya çıkmaya başlar. Ergenlik sürecinin başlangıç zamanı her çocukta farklılık gösterebilir. ÇETAD’ın bulgularına göre “Bedensel değişimlerin sıklıkla, kızlarda 10-12 yaşları arasında, erkeklerde ise 12-14 yaşları arasında ortaya çıktığı” görülür. Ergenlik dönemine girmeden önce alınan cinsel eğitim, cinsellik hakkında doğru veya yanlışı tartabilmeyi, potansiyel istismardan, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan ve istenmeyen gebeliklerden kaçınabilmeyi sağlar. Çocuklar için travmatik olabilecek herhangi bir olay, doğru ve zamanlı bilgilendirme ile azaltılabilir. İstismarın önlenemediği durumlarda ise çocukların aileleriyle bu durumu paylaşabildikleri bir ortam yaratır.

“Cinsel eğitim çocukları cinsel birlikteliğe yönlendirir” algısı doğru mudur?
Cinsellik eğitimi, cinselliğin bilişsel, duygusal, sosyal, etkileşimli ve fiziksel yönlerini öğretmektir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, “Cinsellik eğitimi çocukları ve gençleri seks yapmaya teşvik etmez”. Kısacası bu algı doğru değildir. Bu yanılgı toplumun cinsellik hakkında az veya yanlış bilgiye sahip olmasından, cinselliğin ayıp veya utanılacak bir şey olarak görülmesinden doğuyor. Doğru bilginin yayılması, cinsel eğitimin kaçınılacak değil teşvik edilmesi gereken bir eğitim olduğunun kabul edilmesi, cinsellikle ilgili olumsuz düşüncelerin yerini olumlu düşüncelere bırakmasını sağlar. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, cinsel eğitimin gözle görülür yararları arasında şunlar yer alır;
-Genç gebeliklerde ve kürtajlarda azalma
-15-24 yaş arası gençlerde cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlarda azalma
-15-24 yaş arası gençlerde HIV enfeksiyonlarında azalma
-Cinsel istismarda azalma
-Homofobide azalma (WHO, 2015)
Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, cinsel eğitimin amacının çocukları cinsel birlikteliğe yönlendirmek olmadığı, çocuklara kendilerinizi uzun vadede nasıl koruyacaklarını öğretmek olduğu görülebilir.

Cinsel eğitimin dünyadaki örnekleri nelerdir?
Cinsel eğitimin çocuk/insan hakları temelli oluşu, yadsınamaz önemi ve toplumsal yararları son yıllarda tüm dünyada bu alandaki farkındalığı arttırıyor. 21.yüzyılla birlikte giderek kapsamı genişleyen cinsel eğitim, sivil toplum kuruluşları, sağlık kuruluşları ve çalışanları, seminerler ve platformlarla sınırlı kalmayıp; okul müfredatlarında, dijital medya kurum, kuruluş ve içeriklerinde yer buluyor, ebeveyn ve akran temelli destek modelleri ile kalıcı bir yer ediniyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, müfredatları ile sınırlı kalmayarak; kapsamlı cinsel sağlık, şiddet ve eğitim yasalarıyla ilgili ciddi hamleler yapıyor. Avrupa’da 50 yılı aşkın süredir temelleri atılan cinsel eğitim son yıllarda DSÖ ve UNESCO gibi kuruluşların da desteğiyle kurumsallaşarak kıta genelinde gelişiyor. Hollanda, İsveç, Danimarka, Almanya, Finlandiya gibi batı Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamında okullarda WHO standartlarına uygun kapsamlı bir cinsel eğitim verilirken, doğu Avrupa ülkelerinde de standart giderek artıyor. Kuzey Amerika’da da yaygın olan cinsel eğitim, Güney Amerika, Karayip ve Afrika gibi bölgelerde de yetkililerce kurumsal adımlar atılarak arttırılmaya çalışılıyor. Asya bölgesinde giderek kurumsallaşan eğitim özellikle Yeni Zelanda’nın önderliğinde ilerliyor (UNESCO, 2018). 2008 ve 2016 yıllarında Unesco önderliğinde yürütülen kapsamlı cinsellik eğitimi global araştırması sonucunda, cinsel eğitim verilmekte olan bölgeler ya da ülkelerde
-Cinsel ilişkiye giriş yaşında ilerleme,
-Cinsel ilişki sıklığının azalması,
-Partner sayısında düşüş,
-Risk içeren cinsellik temelli eylemlerde düşüş,
-Prezervatif kullanımının artması,
Doğum kontrolün artarak istenmeyen gebeliklerin azalması gibi alanlarda ciddi farklar gözlenmekte (UNESCO, 2018).

Cinsel eğitim konusunda olumlu örnek teşkil eden bir ülke olarak Hollanda, resmi olarak 9 yıldır yasalarca korunan, gayri resmi olarak ise 30 yılı aşkın süredir devam eden içerik ve eğitimleriyle dikkat çeken, genç nüfusta yüzde 90’ın üzeri bir oranla cinsel eğitim almış bireyleri kapsıyor. Hollanda örneğinde özellikle dikkatimizi çeken unsur, cinsel eğitimin medya temelli içeriklerle pekiştiriliyor olması. Hollanda televizyon kanallarında yayınlanan “Doctor Corie” gibi kısa ve bilgilendirici TV programları, uzmanlar tarafından modernize edilen ve 2 milyonu aşkın kullanıcısı olan “sense.info” ve öğretmenleri eğitici videolar vb. içeriklerle dolu ‘Seksuelevorming.nl’, Lessenindeliefde.nl’ gibi internet sayfaları ile gençlerin ve eğitimcilerin ilgisini çekiyor (BZgA, 2018). Ülkemiz ise, cinsel eğitim alanında WHO, UNESCO, BZgA gibi alan öncüsü kuruluşlar tarafından önerilen standartları uygulamaması sebebiyle kurumsal ve gönüllü çalışmaların yetersizliği konusunda dünyada geri kalmış ülkelerden biri olarak dikkat çekiyor.

KAYNAKÇA
BZgA, IPPF. (2018) Sexuality education in Europe and Central Asia: State of the Art and Recent Developments; An Overview of 25 Countries. Assessment Report. Cologne, Germany
Retrieved from: https://www.ippfen.org/sites/ippfen/files/2018-05/Comprehensive%20Country%20Report%20on%20CSE%20in%20Europe%20and%20Central%20Asia_0.pdf

Karabey, P. D. (2007, May 8). CETAD Cinsel Eğitim ve Araştırma Derneği. Retrieved from CETAD Cinsel Eğitim ve Araştırma Derneği Retrived from: https://www.cetad.org.tr/CetadData/Books/43/pdf-dosyasini-indirmek-icin-tiklayiniz.pdf

Tunç, G. C., Özyazıcıoğlu, N., et al. (2018). Preventing Child Sexual Abuse: Body Safety Training for Young Children in Turkey. Journal of Child Sexual Abuse, 1-20

United Nations Children’s Fund. The Opportunity for Digital Sexuality Education in East Asia and the Pacific. UNICEF East Asia and Pacific, Bangkok, 2019. Retrieved from: https://www.unicef.org/eap/media/3686/file/Digital.pdf

UNESCO, et al. Revised edition of the International Technical Guidance on Sexuality Education. Paris: UNESCO; 2018. Retrieved from: http://unesdoc.unesco.org/images/0026/002607/260770e.pdf
Accessed 29 Aug 2018

UNFPA, WHO, E., BZgA. (2015). Sexuality Education: What Is Its Impact? (Policy brief No.2). Cologne, Germany. Retrieved from: https://eeca.unfpa.org/en/publications/sexuality-education-what-its-impact

Yazarlar:
Başak Günüşen
Janset Özdemir
Aleyna Ay

Leave A Comment