Harvard Tıp Fakütesi Pediatri Profesörü ile Oğlunun Sosyal Medya Üzerine Söyleşisi

Harvard Tıp Fakültesinde profesör olarak çalışan Sharon Levy’nin bilgisayar bilimi okuyan oğlu Isiah Levy’le sosyal medya ve çocuklar üzerine yaptığı söyleşisini sizin için derleyerek olası tehditleri ve “neler yapılabilir?” sorusunun cevabını aradık.

Sosyal medyanın olmadığı bir dünyayı hayal etmesi bile çok zor, ama gerçekten de böyle bir dünya bir zamanlar vardı ve aslında bizlerin içinde geliştiği dünya da buydu. Sosyal medya’nın dünyamıza bu denli entegre olmasıyla birlikte kaygılarımız da artmaya başladı. Harvard’ın internet sitesinden aldığımız bu içerikte, kendisi de Harvard Tıp Fakültesinde profesör olarak çalışan Sharon Levy’nin bilgisayar bilimi okuyan oğlu Isiah Levy’le sosyal medya ve çocuklar üzerine yaptığı söyleşisini sizin için derleyerek olası tehditleri ve “neler yapılabilir?” sorusunun cevabını aradık.

İnsanların sosyalleşme ihtiyaçları olduğu için arkadaşa ihtiyaç duymamız çok normal. Bu davranışlar beynimizdeki dopamin seviyesini yükseltir. Bu ihtiyacımızı belki de en kolay giderebileceğimiz mecra olan sosyal medya, neredeyse sonsuz etkileşimler için fırsat sağlayarak işleri bizim için değiştirdi. Ne yazık ki bu aşırılık, tatlıların olgun meyve yemeye yönelik doğal dürtümüzden faydalanması gibi, sosyal temas için doğal eğilimimizi sömürmeye bile başladı. Bunu Çok fazla rafine şeker tüketmeye benzetebiliriz. Bu kadar şeker tüketmek nasıl tıbbi olarak bize zararlıysa, çok fazla sosyal medya da ruh sağlığımızı olumsuz etkileyebilir.

Büyük resmin ötesinde, sosyal medya etkileşimleri yüz yüze etkileşimlerimizden de niteliksel olarak oldukça farklı. Birincisi, sosyal medya platformları, kullanıcıların içeriğe tepki vermesi için kolaylıklar geliştirdi ve içerik sahipleri için nesnel geri bildirim metrikleri sağladı. Payda sonsuz olduğu için de, bir gönderi ne kadar beğeni alırsa alsın bize yetmeyebiliyor. Bunun sonucunda ortaya çıkan yetersiz hissetme, yeterince sevilmeme, başkaları tarafından yargılanma veya bir “gruptan” dışlanma hisleri, zihinsel sağlık üzerinde ağır bir etki yaratabiliyor.

Dijital bir yerlinin bakış açısını anlamak için, New York Üniversitesi’nde bilgisayar bilimi okuyan  Isaiah Levy’ye sosyal medya hakkında sorular yönelttiğini ifade ediyor profesör.

Sosyal medyanın faydalarını ne olarak görüyorsun?

Öncelikle sosyal medya, kullanıcıların coğrafi sınırlarının ötesinde ilişkiler kurma fırsatı sunarak, dünyanın dört bir yanındaki insanları birbirine saniyeler içinde bağlayabilme özelliğine sahip.  Bunun yanı sıra popüler sosyal medya platformları da bir milyar kullanıcının potansiyel izleyicisine sahip bir sahne sağlayabiliyor. Sosyal medya, fark edilmek isteyen insanlar için muazzam bir potansiyel sunuyor. Bunun yanı sıra, halihazırda olan arkadaşlıklarımızı da sosyal medya sayesinde pekiştirme olanağımız oluyor.

Instagram neden gençler arasında bu kadar popüler?

Birçok genç, Instagram’ın kim olduklarını tanımlamaya yardımcı olduğunu ve kendilerini tanıdıkları insanlarla daha bağlantılı hissettirdiğini söylüyor. Instagram’ın özellikle genç kullanıcılar için çekiciliğinin bir diğer önemli kaynağı, kullanıcıların kendilerini önemli veya yüksek sosyal statüye sahip hissetmelerini sağlayan geri bildirimler. (Beğeni, Paylaşım)

Yapılan bir araştırmaya göre, özellikle genç  Instagram kullanıcılarının üçte birinden fazlasının, çok sayıda beğeni ve yorum alacak içerik yayınlama konusunda baskı hissettiğini ve %40’tan fazlasının sadece kendilerini iyi gösteren içerik yayınlama konusunda baskı hissettiğini ortaya koydu. Facebook’un kendi şirket içinde yaptığı  anketlerine göre ise, genç kızların %13’ünden fazlası Instagram’ın intihar düşüncelerini kötüleştirdiğini ve %17’si Instagram kullanımıyla yeme bozukluklarının kötüleştiğini söyledi.

Devlet sosyal medyayı düzenlemeyi düşünürken ruh sağlığının korunması konusunda ne gibi yaptırımlar olabilir?

Devlet düzenlemeleri özellikle çocuklara yönelik risklere yoğunlaştırırken ifade özgürlüğümüzü de ihmal etmemeli ve korumalı. Devlet, sosyal medya şirketlerinin kullanıcı zaman harcamalarını (ve dolayısıyla karlarını) artırmak için kullandığı bazı gelişmiş algoritmaları düzenlemeyi düşünebilir. Örnek olarak, “sonsuz kaydırma”, özelliği. Bu özellik, bir kullanıcının takip ettiği kişilerin içeriğini tükettikten sonra sürekli olarak yeni içeriği ileri iten bir tasarım özelliği. Bu taktiklerin ciddi tehditler oluşturduğunu düşünüyorum. Tıpkı alkol, nikotin veya uyuşturucu kullanımı gibi, kaydırma eylemi de nörolojik ödülü tetikliyor. Zamanla, beyin daha doğal ödüller yerine sosyal medyayı aramayı öğreniyor ve kullanıcıları anlamlı önceliklerden ayrılma riskine sokuyor. Her bağımlılıkta olduğu gibi, genç kullanıcılar en büyük risk altında olanlar. Hangi algoritmaların yasaklanacağına ve böyle bir yasağın nasıl uygulanacağına karar vermek kesinlikle zor bir iş ; ama sosyal medyanın çocukların ruh sağlığı üzerindeki etkisi hakkında bildiklerimiz düşünüldüğünde, kesinlikle bir düzenleme gelmesi şart.

Devlet düzenlemelerle uğraşırken, ebeveynler de devreye  girebilir. Öncelikle, çocuklarınızla iletişim kurarken kendi ekranlarınızı kapatarak onlara iyi bir örnek olabilirsiniz. Çocuğunuzla sosyal medyanın artıları ve eksileri hakkında konuşmaktan kaçmayın, çocuğunuzun sosyal medya kullanımına sınırlar koyun ve en önemlisi, çocuklarınızla, kiminle etkileşimde bulundukları ve ne hakkında konuştuklarını da mutlaka konuşun. Sosyal medyanın ruh sağlığına zarar verebileceğini biliyoruz, bu yüzden dikkatli olun ve endişeleriniz varsa müdahale edin.

KAYNAKÇA :

https://www.health.harvard.edu/blog/a-conversation-about-reducing-the-harms-of-social-media-202111052632

Leave A Comment