Dijital Medya ve Çocuk İlişkisi Gazetelerde Nasıl Sunuluyor?

İstanbul Bilgi Üniversitesi Yeni Medya Bölümü öğretim üyesi Dr. Esra Ercan Bilgiç, yakın zamanda tamamlamış olduğu, BAP fonu ile desteklenen araştırmasının bulgularını 29 Mart’ta hibrit bir etkinlikle sundu. ‘Dijital Medya ve Çocuk İlişkisi Gazetelerde Nasıl Sunuluyor?: Söylemler, önyargılar, öneriler’ başlıklı tartışma etkinliği, Bilgi Üniversitesi Toplumsal Etki Odaklı Çocuk Çalışmaları Mükemmeliyet Alanı kapsamında, ÇOÇA’nın organizasyonuyla gerçekleşti. Yaklaşık elli dinleyicinin katıldığı etkinlik, İletişim Fakültesi RGB stüdyolarının desteğiyle, zoom üzerinden ve yüz yüze eşzamanlı olarak gerçekleşti. 

Yazarlar : Lara Kaya & Revan Nisa Keçeci

Dijital medya ve çocuk ilişkisi kamuoyunda sıklıkla olumsuz bir çerçeve içinde ve endişe yaratacak şekilde tartışılıyor. Bu konuda doğru bildiğimizi sandığımız pek çok şey yanılgı olabilir mi? Bu olumsuz bakış, dijital dünyada çocukların fırsatlara erişiminin önünü kesmemize neden olabilir mi? 

İstanbul Bilgi Üniversitesi Yeni Medya Bölümü öğretim üyesi Dr. Esra Ercan Bilgiç, yakın zamanda tamamlamış olduğu, BAP fonu ile desteklenen araştırmasının bulgularını 29 Mart’ta hibrit bir etkinlikle sundu. ‘Dijital Medya ve Çocuk İlişkisi Gazetelerde Nasıl Sunuluyor?: Söylemler, önyargılar, öneriler’ başlıklı tartışma etkinliği, Bilgi Üniversitesi Toplumsal Etki Odaklı Çocuk Çalışmaları Mükemmeliyet Alanı kapsamında, ÇOÇA’nın organizasyonuyla gerçekleşti. Yaklaşık elli dinleyicinin katıldığı etkinlik, İletişim Fakültesi RGB stüdyolarının desteğiyle, zoom üzerinden ve yüz yüze eşzamanlı olarak gerçekleşti. 

‘Çocukların üstün yararını gözetecek şekilde, çevrimiçi dijital risklerin yanında fırsatların da dile getirilmesi önemli.’

Araştırma kapsamında Esra Ercan Bilgiç, 2015-2020 yılları arasında Türkiye’deki ulusal gazetelerde dijital medya ve çocuk ilişkisini konu alan haberleri inceliyor. Bilgiç, bu ilişkinin gazetelerdeki temsili etrafında kurgulanan söylem stratejilerini incelerken, dijital dünyada çocuk hakları perspektifini çıkış noktası olarak alıyor. Çalışmanın metodolojisi söylem-tarihsel yaklaşıma dayanıyor. Çalışmanın en önemli bulgusu, dijital medya ve çocuk ilişkisinin gazetelerde yoğun olarak risk odaklı bir bakış açısıyla, çoğu zaman ebeveynleri paniğe sevk edecek şekilde temsil ediliyor olması ve bunun paralelinde fırsatların gölgede bırakılması. Kodlanan haberlerde dijital dünyada çocuk hakları çerçevesinde önemli yeri bulunan ‘haber ve bilgi alma hakkına’ ve ‘çocukların kendilerini ifade etme ve katılım haklarına’ yönelen bir habere rastlamak mümkün olmuyor.

Çocukların Görüşlerini ve Deneyimlerini Anlamaya Yönelik, Onların Sesini Duyuran Tek Bir Haber Yapılmış

Bilgiç’e göre medyada, hemen her potansiyel riskin kesin olarak doğrudan zarara dönüşeceği yönünde yanlış bir izlenim yaratılıyor.  Bilimsel araştırmalara dayanmadan, tıklama sayılarını arttırmaya yönelik, sansasyon ve panik odaklı habercilik çocuk hakları perspektifiyle uyuşmuyor, potansiyel risklerin tüm çocukları aynı şekilde etkilemeyebileceği yönünde bir tartışma yapılmıyor. Haberlerde özellikle mental risklere çok yoğun olarak değinildiği gözlemlenirken, ‘bağımlılık’ en sık ve yanlış şekilde kullanılan bir kavram olarak dikkat çekiyor. 

Kullanım risklerin arasında en ağırlıklı olarak yer bulan risk odaklı söylemin ekran süresi ile ilgili olduğu görülüyor. Süreye odaklı bir risk söylemi kurulurken genellikle bu sürenin nasıl geçirildiğinden bağımsız bir değerlendirme yapıldığı görülüyor. İçerikten, kullanım hedefinden, tercih edilen uygulamanın çocuğa sağlayabileceği potansiyel fırsatlardan bağımsız, toptancı ve muğlak bir “aşırı ekran zamanı” vurgusu öne çıkıyor. Bilgiç, bu çerçeve çizilirken hiçbir surette çocukların görüşüne, kendi sesine, ifadelerine yer verilmediğine dikkat çekiyor ve “çocukların dijital teknolojileri nasıl, neden ve ne amaçla kullandıklarına dair içgörü sağlanmıyor” diyor. 

Esra Ercan Bilgiç’in araştırmasının bir diğer bulgusu da haberlerde dijital dünyada çocukları risklerden koruyup kollama sorumluluğunun yoğun olarak anne babalara atfedilmesi. Bilgiç’in araştırma kapsamında söylem stratejilerini incelediği 187 haberde 179 kez ebeveynlere sorumluluk atfedilirken, 23 kez hükümete, 22 kez teknoloji şirketlerine. Oysa Birleşmiş Milletler tarafından geçtiğimiz yıl kabul edilen, Dijital Dünyada Çocuk Hakları 25. Genel Yorumu, çocuk haklarını gözetmede asıl sorumluluğun hükümetlerde ve teknoloji şirketlerinde olması gerektiğinin altını çiziyor. Bilgiç’e göre bu doğrultuda, ‘anne baba babalara atfedilen çocukları yönlendirme sorumluluğunun başta teknoloji şirketleri ve resmî kurumlar olmak üzere diğer paydaşlara da aynı ölçüde atfedilmesi gerekiyor.’

Söyleşi sırasında bu konuların üstünde verilerin desteği ile durulurken, söyleşi sonrasında katılımcılardan gelen sorularla interaktif bir oturum sağlandı. Esra Ercan Bilgiç, araştırmanın raporunun İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınevi tarafından yakın zamanda açık erişim kaynak olarak yayınlanacağını belirtti. 

Leave A Comment