Metaverse Çocuklar İçin Yeni Bir Toplumsallaşma Aracı mı?

İlk olarak 1992 yılında Neal Stephson’ın Snow Crash adlı bilim kurgu romanında karşılaştığımız Metaverse kelimesi Meta (öte) ve universe (evren) kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşuyor. Facebook’un 2021 yılında gerçekleştirdiği değişiklikle  “Meta’’ ismini alması, Metaverse’ü günümüzün en sık karşılaşılan kelimesi haline getirdi. Sosyal medyayı hayatımıza sokan Web 2.0 aracıylığıyla toplumsallaşmayı büyük ölçüde dönüştüren internet teknolojileri,Metaverse ile toplumsallaşmada yepyeni bir devir mi başlatıyor? Web 3.0’ın beraberinde getirdiği derinlik algısı, üçüncü boyut hissi veren, birden fazla duyu organını uyaran yeni hibrit platformlar ve artırılmış gerçeklik araçları ileMetaverse’ün gerçeğe daha yakın bir toplumsallaşma sürecini başlatmakta olduğu düşünülüyor. Adeta yüz yüze iletişim kurar gibi kişilere fiziksel gerçeklik hissi yaşatan Metaverse, kullanıcılarına sanal ortamda özel giysiler ve birtakım aparatlar aracılığı ile kendilerine ait bireysel avatarlarını oluşturabilme imkânı sunuyor.  Eğitim, seyahat, çalışma hayatı, sosyalleşme gibi fiziki evrende gerçekleştirebildiğimiz tüm toplumsal deneyimleri 3 boyutlu evrende de gerçekleştirebilmemize olanak sağlıyor. 

Metaverse’de toplumsallaşma süreci nasıl ilerliyor?

Ray Oldenburg tarafından da ev ya da iş dışında üçüncü bir alan olarak tanımlanan Metaverse terimi, tamamen gelişmiş bir dijital ortamı ifade ederken henüz bilinmez ve kestirilmesi güç varlığı endişe yaratıyor. Teknolojinin hızlı gelişiminin potansiyel tehlikeleri de beraberinde getiriyor olması, yetişkinlerin çocuklara güvenli ortam sunma çabasını doğrudan etkiliyor. Bu yeni sanal evren daha geniş bir alanda algının daha karmaşık hale gelme ihtimalini içinde barındırırken, yeni toplumsallaşma alanı olması, bireyin sosyokültürel alanındaki değişimini de kaçınılmaz kılacağa benziyor. Toplumsallaşma süreci, insanlar arası etkileşimle birlikte bireyin çevresindeki maddi varlıklarla uyumu yakalamasını gerektirir. Bireyin çevresiyle olan sosyal etkileşimi, düşünmesi ve anlamlı eylemler ortaya koyması insan varlığının temelinde yer alır. İnsanlar toplumsallaşma sürecinde vasıflarını ve potansiyellerini geliştirmeyi öğrenirken, içinde bulundukları kültürü ve diğer insanların kendileri hakkındaki beklentilerini de öğrenirler. Çevresel değişiklikler ve insanların yaşamı arasında uyum kültürel değişimle gerçekleştirilebilir. Teknolojik gelişmeler kültürel değişimleri beraberinde getirirken toplumdaki iş bölümü de değişir. Toplumsal yapıda bireyler ve gruplar arasındaki ilişkiler sürekli değişim içindedir.  İnternet ile birlikte bireyin fiziksel ve sosyal çevresi ile olan bu ilişkileri de değişirken, Metaverse kavramı duruma yeni bir boyut kazandırması bekleniyor. Bireyler Metaverse evrenindeki karşılıklı etkileşim süreçleri içinde farklı değerler, normlar, yasalar, davranış şekilleri ve kurumları tanıyarak bu sürece dahil oldu. Bu yeni ortamdaki oluşumlar ise toplumsallaşmanın temelini oluşturan taşlardır. Geleceğin çalışma, eğitim ve sosyal hayatını değiştirmesi beklenen Metaverse’de birey örgütlenmiş bir toplum içinde kurumlaşmış normlara uymak zorundakalacaktır. Benlik toplumsallaşma sürecinde gelişir ve kişinin diğerleriyle yaşamı paylaşırken onlardan farkını da anlamasını sağlar. Kişiliğin ön koşulu olan benlik bireyin dış çevre ve insanla etkileşimi sonucu gelişir. Bu nedenle toplusallaşma denildiğinde toplumun normlarının, kültürünün öğrenilmesi ve davranış haline getirilmesiyle birlikte, bireyin benlik ve kişilik kazanmasıdır. (Tolan, 1985) Birey hem toplumun etkisi altında kişiliğini oluşturur hem de toplumla ortak yönler geliştirerek homojen bir yapıya dahil olur, (Coser, 1987). Özetle toplum ve birey çift yönlü bir etkiye sahip olurken Metaverse olarak tanımlanan bu yeni evren birey ve topluma da yeni bir boyut kazandırdı. Kişinin hayatına yavaş yavaş dahil olmayan başlayan yeni kurallar, ürünler, ortamlar, iş bölümleri ve kuruluşlar ortaya çıkarırken yeni bir toplum, kültür ve bireysel kazanımlar da oluşmaya başladı.

Metaverse’de Toplumsallaşmanın Riskleri Var mı?

Toplumsallaşma süreci interaktif bir işleyişe sahiptir ve gelecek nesillere aktarılır. Gerçek dünyadaki ahlaki kuralların değişimine yönelik ipuçlarını öngörmek için toplumsal ve bireysel bir perspektiften Metaverse’i incelemek tehlikeleri öngörebilmemiz açısından bizlere yardımcı olacaktır. Toplumsallaşma süreci ömür boyu devam ederken teknoloji ve iletişim ile bilgi üretip paylaşmak bu süreçteki önemli etmenlerdir. İlk olarak ailede başlayıp çevredeki edinimlerle devam ederken karşılıklı bilgi aktarımı bireyleri dönüştürüp toplumsal devamlılığı sağlar. Çocukların güvenli ortamda var olmasını zorlaştırırken benlik sunumuna da etki eden Metaverse ve bu toplumsallaşma sürecinin psikanalitik yaklaşımın altbilinç (ID), benlik (Ego), üstbenlik (Superego) kavramlarına etkisi araştırmacılar tarafından ID ve Superego’nun yer değiştirmesi olarak yorumlandı. Freud’un Psikoanalitik kuramında ID, insan zihninde içgüdülere ve ihtiyaçlara yönelik hareket eden üç katmanlı kümeden biridir. Sonuçları göze önüne almaksızın tamamıyla temel ihtiyaçlara yönelik hareket eder. Superego ise eleştirel bölüm olarak tanımlanabilir. Ahlak, etik ve sosyal olarak uygunsuz davranışları gözetler. Diğer yandan Ego ise ikisi arasındaki dengeleyicidir. ID’ın ihtiyaçlarını karşılarken Superego’nun topluma uyumlu olma arzusunu da sağlama çabasındadır. İnternetin mevcut sanal 2 boyutludünyasının müdahale gücünün gerçekliği sınırlıdır ve bireydeki zevk arayışı arzusu gözlenebilir. Bununla birlikte, 3 boyutlu bir İnternet olarak Metaverse, daha özgür ve açık kaynaklı bir yapıya sahip olan İnternet’ten daha geniş ve donanımlı dünyadır. Bu aynı zamanda daha az kısıtlama ile gerçeklik deneyimi anlamına gelirve gerçek bireysel kişiliğin Metaverse’inde ID daha rahat bir şekilde serbest bırakılır. ID sanal dünyada serbest bırakıldığında gerçek dünya üzerindeki etkisini önceden kestirmek ise zorlaşır. Bu noktada göz önünde bulundurmamız gereken diğer bir ayrıntı ise birçok rekabetçi sanal dünya oyununda, sanal dünyanın evrensel sosyal iradesinin izin verdiği oyunun amacı, rakipleri öldürmektir. Bu da Süperego’nun, sanal dünyada öldürmeyi arzulaması anlamına gelmektedir. Gerçek hayat ise sanal dünyanın aksine öldürmeyi ahlaki etik kurallara aykırı görür. Bu nedenle Metaverse evreninde bireyin kimliği, sanal dünyanın kurallarının yeniden yapılandırılmasıyla hizalanır. ID, sonunda kuralların rehberliğinde sanal kişiliğin Süperego’su olurken, gerçek dünyanın Süperego’su sanal dünyanın ID’ine indirgenecektir (Kun, Y. U. E., 2022). Ancak gerçek dünyanınkısıtlamalarından uzak olan Metaverse’de sanal kişiliği de sınırlayan yeni bir dizi kural ve ahlakın oluşması bekleniyor. 

Metaverse’de Toplumsallaşma Çocuklar İçin Uygun mu?

Henüz yaşa yönelik kurallarla birlikte genel kuralları ve denetleyici otoriteleri gelişme aşamasında olan bu yeni evrende çocukların varlığı birtakım riskler oluşturuyor. Şirketler, sanal gerçeklik teknolojisinin geliştirilmiş bir versiyonu olan Metaverse oluşturmak için birbiriyle yarışıyor ancak etik kuralları kapsayan genel bir çerçeve henüz oluşturulmadı. Çocukların bu evrendeki yetişkin topluluklarına kolayca dahil olmasıyla karşılaşacakları kişiler ya da deneyimler sonucunda zarar görme ihtimalleri artıyor. Oluşturulması beklenen etik kurallar ile çocukların da bu evrendeki toplumsallaşma sürecine dahil olması kaçınılmaz bir gerçek. GlobalData’nın tematik ekibinden kıdemli analist Rupantar Guha, Meta veri deposu olgunlaştıkça, çocuklar için özel içerik ve alanlar olacağından emin olduğunu ve sanal gerçekliğin popülaritesi arttıkça yaş doğrulamasının norm haline geleceğini belirtti. Metaverse hala geliştirmenin ilk aşamalarında ancak çocukların güvenle bu evrene bağlanabilmesi için beklenen adımların temelini ilgili içerik ve deneyimler, uygunsuz davranışları engellemek için güvenlik önlemleri, önemli düzeyde uygunsuz kelime filtreleme ile güvenli sohbet, Meta veri tabanında çocukların etkinliklerinin ve deneyimlerinin ebeveyn tarafından izlenebilme imkanın sağlanması oluşturuyor. Bu adımlarla ve tehditlere yönelik oluşturulan diğer güvenlik önlemleriyle birlikte çocukları bu yeni toplumsallaşma ortamında varlığı desteklenebilir.

Çocuklarımızı Bu Sürece Nasıl Hazırlayacağız?

Metaverse evreninin sağladığı tüm güzel fırsatların yanında böyle endişe uyandıran yönlerinin de olması bizi çocuklarımızın hayatına ne ölçüde ve nasıl katkı sağlayacağımız konusunda düşündürebilir. Onları bu evrenden mahrum bırakmak Zeitgeist’ten (Zamanın ruhu) ve yeni tolumsallaşma sürecinden alıkoymak anlamına gelir. Bununla birlikte eğitim, iş ve sosyalleşme alanlarının sanal ortama taşınması göz önüne alındığında yalnızlaştırıcı ve imkânsız bir stratejidir. Ebeveynler ve büyükler tarafından çocukların nasıl eğitilmesi gerektiği, mahremiyetlerini korumak için neler yapmaları gerektiği ve mahremiyet kavramına yaklaşımları üzerine durulmalıdır. Henüz yeni bir dünya olan Metaverse ve beraberinde getirdiği fırsatlar ile tehlikelerine yönelik yeni stratejiler zamanla oluşacaktır ancak insan yapısının temelinde doyuma ulaşma yatar. Günümüzde bireyin haberleşme, vakit geçirme, eğlenme ve saygınlık kazanma gibi ihtiyaçları vardır, (Üksel, 2015). Bu ihtiyaçlar için sanal dünyaya yönelerek açık hedef haline gelebilirler. Gerçek hayatta bu doyumun karşılanmama durumunda sosyal medya ve internet araçları tüketim alışkanlığı olmaya başlamıştır. Sosyal medyayı kullanmak vakit doldurma, eğlenme, sosyal olma, stresten kaçış gibi bazı motivasyonlara sebep olduğu için birey boş zamanlarını bu şekilde internet ve sosyal medyada değerlendirerek doyuma ulaşır. Gündelik hayatta kendini ifade edemeyen bireyler sanal ortamlarda kendilerini rahatlıkla ifade eder ve anında geri bildirim, etkileşim alır, (Tiryakioğlu ve Yavaşçalı, 2019). Kullanımlar ve doyumlar kuramı, 1959 yılında Elihu Katz’ın “Medya insanlara ne yapıyor?” sorusu yerine “İnsanlar medya ile ne yapıyor?” sorusuyla kuramsal temellerini oluşturmaya başlamıştır. Bu kurama göre birey bazı kişisel motivasyonlarını gerçekleştirdiğinde doyuma ulaşmış bir birey haline gelir. Birey sosyal medya ve internet üzerinden doyuma teşvik edildiğinde ise bu araçların özellikle çocuklar tarafından kullanım alışkanlığını ve bazı olumsuz durumların yaşanma potansiyelini arttırır. Bu noktada ebeveynlerin çocukları için yaratabileceği en güvenli ortam onların bu doyuma ulaşmasına gerçek hayatta destek olmak ve sanal ortamın tehlikeleri ile fırsatları konusunda bilinçlenmek, bilinçlendirmek olacaktır. Dijital Medya Okur yazarlığı becerilerini de çocuklara kazandırmak Metaverse için önemli bir artı olacaktır. Yakın zamanda herkesin hayatına dahil olacak bu kavrama kontrollü bir şekilde yaşantımızda yer verebiliriz. Bu yok saymak veya koşulsuz ve sorgusuz olarak kabullenmekten daha sağlıklı bir adım olacaktır.

Leave A Comment