UNICEF’in Dijital Yanlış Bilgiler/Dezenformasyon ve Çocuklar adlı raporu bize ne anlatıyor?

“Yanlış Bilgiler ve Dezenformasyon konusunda çocuklarımızı bilinçlendirelim.”

Teknolojinin ilerlemesi ve çağın değişmesi ile dijital medya kullanımı her yaşta yaygınlaştı. Günümüzde, farklı alanlarda geliştirilen dijital platformların kullanımı küçük yaşlara kadar inmiş durumda. Medya platformlarının çeşitli ve sayısız içeriklere sahip olması, insanların bilgi tüketimi süreçlerini dönüştürmeye devam ediyor. Bazı içeriklerin zararlı bilgi barındırıyor olması halinde ortaya çıkan dezenformasyon dikkat etmemiz gereken konular arasında giderek önem kazanıyor. Takip ettiğimiz içeriklere şüpheyle yaklaşmanın yanında bunları dijital ortamlarda paylaşmadan önce doğruluk testi yapmak gerekiyor. Bu konu çocukları da ilgilendiriyor. 

“Yanlış Bilgiler ve Dezenformasyon konusunda çocuklarımızı bilinçlendirelim.

Teknolojinin ilerlemesi ve çağın değişmesi ile dijital medya kullanımı her yaşta yaygınlaştı. Günümüzde, farklı alanlarda geliştirilen dijital platformların kullanımı küçük yaşlara kadar inmiş durumda. Medya platformlarının çeşitli ve sayısız içeriklere sahip olması, insanların bilgi tüketimi süreçlerini dönüştürmeye devam ediyor. Bazı içeriklerin zararlı bilgi barındırıyor olması halinde ortaya çıkan dezenformasyon dikkat etmemiz gereken konular arasında giderek önem kazanıyor. Takip ettiğimiz içeriklere şüpheyle yaklaşmanın yanında bunları dijital ortamlarda paylaşmadan önce doğruluk testi yapmak gerekiyor. Bu konu çocukları da ilgilendiriyor. 

UNICEF, Yanlış Bilgiler/Dezenformasyon ve Çocuklar adlı bir rapor hazırladı. Bu raporda, çocukların aktif birer dijital medya kullanıcısı olması nedeniyle, dezenformasyonun ciddi bir kamu meselesi olduğundan bahsediliyor. Dijital medya, kullanılan hesapların bir algoritmasını oluşturuyor ve ona göre akışımıza içerik sunuyor. Bu algoritmalar her zaman doğru veya iyi niyetli bilgilerden oluşmayıp yanıltıcı ve sahte bilgiler barındırıyor olabilir. Çocukların, karşılarına çıkan bilgileri teyit etmemesi zararlı sonuçlara yol açabilir. UNICEF raporunda, yanlış bilgi/dezenformasyon ekosistemi içinde, çocukları korumak için küresel çapta iş birliği yapılması gerektiği vurgulanıyor. 

Peki Yanlış bilgi/dezenformasyon nedir?

Yanlış bilgi/dezenformasyonun, parodiden tehlikeli komplo teorilerine kadar uzandığı biliniyor. Dezenformasyon, geniş bir insan kitlesi tarafından bilerek veya bilmeyerek üretilir ve yayılır. Sonuçları hafif derecede rahatsız edici olandan ölümler de dahil olmak üzere çok ciddi sonuçlara kadar değişir. Sonra, sahte haber sorunu ortaya çıkar. Meşru ancak olumsuz bilgileri, siyasallaştırılmış yalanları ve yalanları itibarsızlaştırmaya yönelik ‘sahte haber’ suçlamaları toplumlar için yeni bir sorun değildir aslında. Bu sorun, dijital medya ile gün yüzüne çıkar ve çoğalır. 

Kullanıcıların dikkatini çeken ve paylaşımı teşvik eden içerik sunmak için tasarlanmış algoritmaların, şu anda yanıltıcı tıklama tuzağı (clickbait) çocukları tehlikeye atan zararlı yanlış bilgiler barındırması muhtemeldir. Bu tıklama tuzağının konuları; göç, cinsiyet politikaları ve aşılama gibi önemli konuları hedefler. Kullanıcıların çoğu içeriğin doğruluğunu kontrol etmedikleri için veya içerikteki yanlış bilginin doğru olabileceğine inandıkları için istemeden bu yanlış bilgileri paylaşmış veya yaymış olurlar.

Yanlış bilgiler, botlar, algoritmalar, bireyler veya gruplar aracılığı ile çevrimiçi ağlar üzerinden hızlıca yayılır. Botlar gerçek olmayan avatar veya fotoğraflar ile tanımlanmış, dezenformasyonu artıran sosyal medya hesaplarıdır. 

Yanlış/dezenformasyon, botlar, algoritmalar, bireyler ve gruplar aracılığıyla çevrimiçi ağlar üzerinden hızla yayılır. Botlar, gerçek kullanıcılara benzeyen, avatarlar veya fotoğraflarla tamamlanmış, yanlış bilgi/dezenformasyonu artıran otomatik sosyal medya hesaplarıdır. Çevrimiçi mesajların oluşturulmasını ve yayılmasını otomatikleştirme yeteneği, kullanıcıları potansiyel olarak zararlı içeriğe maruz bırakır. Örneğin, çok sayıda gönderi, tekrar tekrar görüntülendiği için doğru olduğu imajını verir ve beyin bunu güvenilir olarak tanımlar. 

Algoritmalar, kişiselleştirilmiş haber akışlarını, arama sonuçlarını ve içeriklerini yönlendirir ve böylece çevrimiçi bilgileri derler. Bilgileri sıralamak için programlanmışlardır. Böylece, kullanıcı davranışını izler ve kişilerin alaka düzeyi için kullanıcılara içerik sunar. Bu, siyasi mesajlar da dahil olmak üzere içeriğin çok özel olarak hedeflenmesini sağlar. Sonuç olarak, algoritmalar bazen gerçek bilgiler yerine yanıltıcı, sansasyonel ve komplocu içerik paylaşıyor olabilir. Bu durumdan faydalanmak üzere bazı teknoloji şirketleri, güvenlik yerine tıklamalara öncelik verir. Algoritmalar, birçok reklam satın alma platformu yönlendirir ve yanlış bilgilerin yayılmasını finanse edebilir. Politikacılardan, çocuk haklarına dayalı daha fazla şeffaflık göstererek düzenlemeler yapılması hedefleniyor. 

SocialBusinessTR

Ebeveynlerin, bakıcıların ve eğitimcilerin de çocuklarının medya kullanımını takip ederek onlara düşünmeyi öğretmeyi ve çocuklar için medya okuryazarlığı programlarını desteklemeleri bekleniyor. Ayrıca son araştırmalara göre, dünya çapında en az 81 ülke, sosyal medyayı siyasi yanlış bilgi/dezenformasyon yaymak, görüşleri manipüle etmek ve halkın güvenini sarsmak için kullanıyor. 

Çocuklar çevrimiçi kaynakların aktif kullanıcılarıdır fakat her zaman doğru ve yanlışı ayırt edemezler, yani bilginin güvenirliğini tartacak bilişsel kapasiteye sahip değillerdir. Sonuç olarak, yanlış bilgi/dezenformasyondan zarar görmelerinin yanı sıra bunu yaşıtları arasında da yayabilirler. Bu rapor, çocuklar ve yanlış bilgilendirme ile ilgili konuların sosyal, politik ve teknolojik bağlamlarda derinden iç içe geçtiğini gösteriyor. Bu meselenin ancak çok yönlü bir yaklaşım ile iş birliği yapan farklı çıkar topluluklarının mücadelesi ile ele alınabileceği söyleniyor. UNICEF, harekete geçmesi gereken grupları şöyle belirliyor:

Kidscreen

Politika yapıcılar, akademisyenler ve uluslararası kuruluşlar dahil olmak üzere sivil toplum kuruluşları, teknoloji şirketleri, ebeveynler, bakıcılar ve eğitimciler.

Birleşik Krallık’ta, Okullarda Sahte Haber ve Eleştirel Okuryazarlık 2018 Komisyonu, çocukların ve gençlerin yalnızca yüzde 2’sinin bir haber hikayesinin gerçek mi yanlış mı olduğuna karar vermek için ihtiyaç duydukları eleştirel okuryazarlık becerilerine sahip olduğunu tespit etti. Dijital Yanlış Bilgi / Dezenformasyon ve Çocuklar kaygıyı artırarak, benlik saygısını zedeleyerek ve dünya görüşlerini çarpıtarak çocukların refahını artırdığı gözlemlendi. Çalışma, dezavantajlı geçmişlerden gelen çocukların, düşük düzeyde ailelere sahip kişilerin sahte veya yanıltıcı içeriği tespit etme olasılığının düşük olduğunu buldu. Okuryazarlığın risk altında olduğu söylendi. Komisyon, “sahte haberlerin çocuklar ve gençler için ciddi bir sorun olduğu, onların refahını, gazeteciliğe olan güveni ve demokrasinin kendisini tehdit ettiğini” belirtti. 

Çocuklar, kendileri farkında olmadan veya başka bir şekilde, çoğu zaman yanlış bilgi paylaşır. YouTube, TikTok ve Instagram gibi platformlar, çocukların ebeveynlerinin bilgisi olmadan içerik paylaşabileceği eğlenceli bir alan işlevi görür. Bunu yapma motivasyonu çeşitli sosyal nedenlere bağlıdır. Singapur’da yapılan bir araştırmada, öğrencilerin kendilerini ifade etme ve sosyalleşme arzuları nedeniyle yanlış bilgi/dezenformasyonu paylaştığı bulundu. Endonezya’daki öğrenciler “sebepsiz olarak veya kendilerini memnun etmek için” yanlış bilgi/dezenformasyon paylaştılar. Kısacası uzmanlar, çocukların “dijital yerliler” olarak düşünülmesine rağmen, teknolojiye aşinalık ile medya farkındalığının aynı anlama gelmediğini gözlemliyor. Çevrimiçi ortamda gezinmenin çocukları ve gençleri kendiliğinden belirli bir okuryazarlık ve olgunluk düzeyine getirmediği gözlemleniyor.

UNICEF, dijital yanlış bilgi/dezenformasyonun yayılmasına ve bunun çocuklara verdiği zararlara karşı koymak adına mevcut ve yeni ortaya çıkan politikalar için ilgili alanların, hükümet ve sivil toplum, teknoloji şirketleri, eğitim sağlayıcıları, ebeveynler ve bakıcılar olduğunu belirlemiş olduğu raporda şu mesajları veriyor:

  • Çocukları yanlış bilgi/dezenformasyonun zararlarından koruyun.
  • Çocuklar ve yetişkinler arasında kapasiteleri geliştirin ve güçlendirin.
  • Dijital bilgi ortamlarında gezinin ve çocuklara yönelik yanlış bilgi/dezenformasyonun nedenleri, etkileri ve ölçeğine ilişkin daha fazla araştırmayı destekleyin.

Kaynak:

Digital misinformation/disinformation and children / Philip N. Howard, Lisa-Maria Neudert and Nayana Prakash, University of Oxford Steven Vosloo, UNICEF / 24 Ağustos 2021 / UNICEF Office of Global Insight and Policy.

https://www.unicef.org/globalinsight/reports/digital-misinformation-disinformation-and-children

Leave A Comment