Sosyal Medya Ergen Çocukların Özgüvenini Zedeliyor Mu?

Çoğumuz küçük çocuklarımızın ekran karşısında uzun saatler geçirmesine izin verme konusunda dikkatliyiz. Çocukların öğrenmeye, gelişime ve sosyalleşmeye en açık oldukları bir dönemde saatlerce tabletlerine gömülmelerinin olumsuz etkileri hemen herkes tarafından kabul ediliyor gibi görünüyor.

Çoğumuz küçük çocuklarımızın ekran karşısında uzun saatler geçirmesine izin verme konusunda dikkatliyiz. Çocukların öğrenmeye, gelişime ve sosyalleşmeye en açık oldukları bir dönemde saatlerce tabletlerine gömülmelerinin olumsuz etkileri hemen herkes tarafından kabul ediliyor gibi görünüyor.

Ancak ailelerin ergenlik çağındaki çocuklarının sosyal medya alışkanlıklarına aynı özeni gösterdiğini söyleyemeyiz. Küçük çocuklar teknolojik araçlardan özenle korunurken, çok az sayıda aile ergen çocuklarını sosyal medyadan korumak için sınırlar koyuyor. Ancak, sosyal medya paylaşımlarının, mesajlaşmaların ve paylaşılan selfie’lerin saatlerce oynanan bilgisayar oyunlarından daha az zararlı olmadığını, sosyal medyayı hayatlarının merkezine yerleştiren ergenlerin kaygı bozukluğu ve özgüven eksikliği gibi olumsuz deneyimler yaşadığını görüyoruz. 14-18 yaş arası gençlerin Snapchat, Facebook, Twitter ve Instagram gibi platformlarla uzun süreli etkileşimlerinin depresif duyguları, kaygıyı, fiziksel görünümleriyle ilgili endişelerini tetiklediğini görüyoruz..Kimlik krizi yaşayan bir birey, sosyal medyada zaman geçirirken çeşitli platformlarda gördüğü içeriklerden duygusal ve sosyo-ekonomik açıdan olumsuz etkilenebiliyor. Sosyal medyada bir şeyin eksikliğini ya da sadece belirli bir grubun sahip olduğunu gördüğünde, kendini yetersiz hissedebilir ve dışlanmışlık duygusu yaşayabilir. ( Ged Flynn, the chief executive of Papyrus) Sosyal medyanın günümüz gençleri üzerinde “umuttan vazgeçmeyle sonuçlanan benzeri görülmemiş bir baskı” oluşturan konulardan biri olduğunu söylüyor. Özgüvensizlik ve aşağılık kompleksinin etkisindeki bir birey, sosyal medyada sürekli güncellenen olaylara ve yaşantılara sadece şahitlik eder, bu nedenle hayatın gerisinde kaldığını düşünebiliyor. Bu endişe, hızlı tüketim toplumunun bir parçası olan kişinin kendisini daha da derin bir krizde hissetmesine yol açabilir. Öte yandan, sosyal medyanın en çok zarar verdiği kişiler, en ciddi destekçileri olan kızlar. Kızlar gerçekte olduklarından daha ‘çekici’, ‘yetişkin’ bir izlenim yaratma eğilimindeler. Ancak daha güzel göründükleri, daha şık giyindikleri ya da daha zayıf oldukları takdirde kabul göreceklerini düşünmek, her zaman mutlu ve mükemmel görünmeye çalışmak, kız çocuklarının özgüvenlerini daha da zedeliyor. Zayıf olmak sosyal medyada standartlaştırıldığı için gençler, özellikle de kızlar birçok diyet uyguluyorlar… Bu amaç uğruna yapılan yeteri kadar besin almaya engel olan diyetler (Anastasia Gorbunova 2018) göre, “anoreksiya ve bulimia  gibi yeme bozukluklarına yol açıyor ve bunların %80,2’sini 10-18 yaş grubundaki kızlar oluşturuyor. (Journal of eating disorders Genevieve Pepin and Natalie Endresz 2015) sosyal medya platformlarında beden imajı üzerine yapılan araştırmaları anlatıyor;

Deneye 14-18 yaş arası 300 genç katıldı. Sonuçlara göre kullanıcılar,

Sosyal medyada paylaştıkları fotoğraflarda  görünümlerini değiştirme, daha zayıf görünme konusunda  yüksek düzeyde istek gösterdiler.

17 yasında olan bir genç şöyle söyledi: “Sosyal medya beni kesinlikle olumsuz etkiliyor. Gençler olarak kendimizi sürekli internette insanlarla karşılaştırıyoruz. TikTok gibi sitelerde algoritmalar nedeniyle gördüğünüz  insanlar muhteşem ve bu da kendimizi gerçekten kötü hissetmemize neden oluyor. Akranları tarafından kabul edilmek ergenler için çok önemli… Sosyal medya kullanıcılarının %98i sosyal karşılaştırmalar yapmakla meşguller ve %88’i yukarıya doğru sosyal karşılaştırmalar yapıyorlar (Impact of Social Media on Self-Esteem European Scientific Journal2017).Araştırma ayrıca sosyal medyada geçirilen zamanın artmasının, sonuçları daha da kötüleştirdiğini gösteriyor. (Jan Muqaddas, Soomro Sanobia, Ahmad Nawaz. 2017)

Düşük özgüven sosyal medyadaki gösterişçi tüketimi olumsuz etkiliyor, böylece bu düşük özgüven virüsü sosyal medyada yayılmaya devam ediyor. Ne yazık ki, sosyal medyanın ergenlerin bu ihtiyacını karşılamak için çok güçlü bir aracı var: Beğeni sayıları. Sosyal medya profillerinin aldığı beğeni sayısı, ergenler için sosyal kabulün yerini aldığından, ergenler farklı profiller oluşturmaya ve gerçekte olduklarından başka insanlar olmaya çalışıyorlar  (H. S. 2022).Her zaman mutlu, başarılı, kusursuz, iyi giyimli ve hedeflerine ulaşan bu profil aslında çocuğun eksiklerini gösterir ve özgüvenini derinden sarsar Mind-to-Mind Parenting’in kurucusu EdD Donna Wick, gençler için kırılganlığın ağırlığı, onaylanma ihtiyacı ve kendilerini akranlarıyla karşılaştırma arzusunun birleşiminin, “kendinden şüphe etmenin mükemmel bir fırtınası” olarak tanımladığı şeyi oluşturduğunu söylüyor.. Genç, aldığı beğenilerin kendisine değil, yarattığı kişiye geldiğini görünce kendini yetersiz hissetmeye başlar. Gerçek kişilik ile oluşturulan profil arasındaki fark ne kadar büyükse, çocuğun kaygısı da o kadar yüksek oluyor. Yeni teknoloji ve özellikle akıllı telefonlarla gelen bir diğer büyük değişiklik de asla gerçekten yalnız olmadığımız. Çocuklar durumlarını günceller, izlediklerini, dinlediklerini ve okuduklarını paylaşır ve arkadaşlarının belirli konumlarını harita üzerinde her zaman bilmelerini sağlayan uygulamalara sahip olur. Bir kişi arkadaşlarını güncel tutmaya çalışmasa bile, yine de hiçbir zaman bir kısa mesajın ulaşamayacağı bir yerde değildir. Sonuç, çocukların birbirleriyle aşırı bağlantılı hissetmeleri. Konuşmanın asla durması gerekmez ve her zaman yeni bir şeyler oluyormuş gibi hissettirir. Tüm bu hiper bağlantının ortasında yalnız hissetmek de şaşırtıcı derecede kolay. Hepimizin telefonları var ve hepimiz olaylara oldukça hızlı yanıt veriyoruz, bu yüzden gelmeyen bir yanıt beklerken sessizlik sağır edici olabilir. Sessiz muamele stratejik bir hakaret ya da yoğun bir şekilde başlayan ancak daha sonra kaybolan çevrimiçi bir ergen ilişkisinin talihsiz yan etkisi olabilir. Stanford Üniversitesi’ndeki araştırmacılar “ördek sendromu” terimini icat ettiler. Bu terim, bir ördeğin gölet üzerinde zahmetsizce süzülürken, yüzeyin altında ayakları çılgınca çalışarak, görünmez bir şekilde suyun üstünde kalmak için mücadele etmesini ifade ediyor.  (Jill Emanuele, PhD, Senior Director of the Mood Disorders Center at the Child Mind Institute2023) “Kaygı veya depresyon yaşayan çocuklar için dikkatlice düzenlenmiş yayınlar bir sis perdesi görevi görebilir, mükemmellik iddiasının ardındaki ciddi sorunları maskeleyebilir ve ebeveynlerin veya arkadaşların yardıma ihtiyaçları olduğunu görmelerini zorlaştırabilir. Sadece düzenlenmiş resimleri çevrimiçi yayınlamanın veya hayatınızı olduğundan biraz daha gösterişliymiş gibi göstermenin kendi başına bir sorun olmadığını hatırlamak önemli” diyor. “Sosyal medyanın tek başına sorunun merkezinde yer alması pek olası değil, ancak zor bir durumu daha da zorlaştırabilir.” (Dr. Emanuele Child Mind Institute2023), “Çocuklar sosyal medyaya kendi hayatlarının merceğinden bakıyor” diyor. “Eğer olaylara hakim olmakta zorlanıyorlarsa veya özgüvenleri düşükse, arkadaşlarının eğlendiği görüntüleri, arkadaşlarına kıyasla kendilerinin kötü durumda olduğunun kanıtı olarak yorumlama olasılıkları daha yüksek.”

Ebeveynler ne yapmalı?

Sosyal medyanın günümüz gençliği üzerindeki etkisi ve tesiriyle ilgili artan endişeyle birlikte, ebeveynler en çok endişesi olan kişiler. Sosyal medyanın ergenler üzerindeki etkisine dair bir anlayış geliştirmek için ebeveynlerin yardımına ihtiyaç duyuluyor. Erken çocukluk dönemi, büyüme ve gelişme sürecinde gerçekten maksimum uyarımı gereksinim duyan bir dönem. Erken çocukluk döneminin ihtiyaç duyduğu uyarım, aile veya okul ortamında gerçekleştirilebilir. Erken çocukluk döneminin büyüme ve gelişimlerinden biri, çocuklara aşılanması gereken özgüvenidir (Mayar ve ark., 2019). Çocukların özgüveni aile ortamı aracılığıyla geliştirilebilir veya uyarılabilir (Hulukat, 2016) Bir çocuğun yetişkin olarak sosyal-duygusal gelişiminin önemli bir yönü özgüvenidir (Fabiani ve Krisnani, 2020). Çocukların özgüvenini etkileyebilecek faktörler arasında ebeveyn faktörleri bulunur. Ebeveynlerin verdiği zaman özgürlüğü, çocukları eğitme sorumluluğunu yerine getirmekle birlikte gelmeli. Çocuklara iyi verilen ebeveynlik, çocukların değerli hissetmelerine ve özgüven kazanmalarına neden olur (Rahman vd., 2022).

Ebeveynlik aynı zamanda dijital çağa uygun olmalı. Temel olarak, dijital ebeveynlik, dijital cihazlarla çok aşina olan çocukların alışkanlıklarına uygun bir ebeveynlik modeli. Dijital ebeveynlikte, her ebeveynin uygulaması gereken altı adım bulunuyor. (Khomaeny, 2020)’a göre bu adımlar şunlar;

  • İnternet cihazlarını açık bir alana yerleştirin: Televizyon, dizüstü bilgisayarlar, masaüstü bilgisayarlar veya cep telefonu gibi internet cihazlarını açık bir alana, örneğin girişe bakacak şekilde yerleştirmek, çocukların etraflarında kontrol hissetmelerini sağlar. Potansiyel olarak rahatsız edici bağlantıları açmaya veya yaşlarına uygun olmayan içerikleri açmaya isteksiz olmalarını sağlar.
  • Çocuklarla iletişimi daima geliştirin: Çocuğunuzla sohbet etmeye ne sıklıkla başlarsınız? Cep telefonuyla oynayan bir çocuk size yaklaştığında, gözlerimiz çocuğun gözlerine mi kayar yoksa ekrana mı yapışır? Çocuğunuz bir hikaye anlattığında gerçekten dinler misiniz? İletişim kelimesi buradaki anahtar kelime ve bu rehberde yazılan ilk adım. Çocuklarla iletişim kurmak, bu dijital çağda ebeveynlikte en önemli adım. Çocuklarla yoğun bir etkileşimde bulunmak için zaman ayırın, birlikte egzersiz yapın, yürüyüşe çıkın vb. Eğer çocuklar ebeveynlerine açıkça konuşmak istiyorlarsa, onları internet dünyasında korumak daha kolay olacak.
  • İyi bir dijital rol model olun. Meyve ağaçtan uzak düşmez. Çocukların davranışları, ebeveynlerinin yaptıklarını taklit eder. Eğer çocukların bu teknolojiyi kullanırken akıllıca olmalarını istiyorsanız, bu iyi bir örnek sergileyen ebeveynlerle başlar. Örneğin, cihazları kullanma süresini sınırlamak, özellikle çocukların önünde, sosyal medyada iyi şeyler paylaşmak, kibarca iletişim kurmak gibi.
  • Ortak kurallar oluşturun ve sonuçları uygulayın: İnternet kullanımı için kurallar, ebeveynler ve çocuklar tarafından birlikte oluşturulmalı. Evet, kuralları ebeveynler koymaz ve çocuklardan uymalarını isterler, ancak tüm etkileri ve sonuçları tartışarak birlikte oluşturulur. Gerekirse bu kurallar birlikte yazılır ve imzalanır. Örneğin, çocukların internet üzerinde oynama süresini, sıklığını, hangi oyunlara veya uygulamalara erişebileceğini veya indirebileceğini belirleyebilirsiniz.
  • Arkadaş olun ve çocukları sosyal medyada takip edin, ancak abartmayın: Ebeveynler, çocuklarının sosyal medya aktivitelerini bilmelidir. Onun arkadaşı ve takipçisi olun. Ancak aklınızda bulundurun, çevrimiçi dünyada onların alanına ve özgürlüğüne saygı göstermeliyiz. Çocuğunuzun hesabını sürekli izlemeyin, hatta her gönderiyi ebeveyn yorumlarıyla doldurmayın. Çocuklarınıza sosyal medyada olumlu bir dijital iz bırakmalarını teşvik etmeyi unutmayın.

Çocuklarla birlikte keşfedin, paylaşın ve oynayın: İnternet, göreceli olarak yeni bir medya, bu medyayı çocuklarınızla birlikte eğlenmek için kullanın. Ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte videolar izlemesi, bilgi araması yapması, oyun oynaması gibi çeşitli aktiviteleri gerçekleştirmesi mümkün. Bu dünyayı birlikte keşfedin, çevrimiçi deneyimlerinizi çocuklarınızla paylaşın ve aynı şekilde çocuklarınızdan internet üzerinde her şeyi öğrenmek için çekinmeyin.

KAYNAK:

  • Eti, H. S. (2022). The Relationship Between Women’s Self-Confidence, and Conspicuous Consumption Tendency on Social Media. OPUS Journal of Society Research, 19 (46) , 289-297 . DOI: 10.26466/opusjsr.1091941
  • Jan M., Soomro S., Ahmad N. (2017, August 31). Impact of Social Media on Self-Esteem. European Scientific Journal, 13(23), 329-341.
  • Anastasia Gorbunova, (2018, February 22). [Eating disorders: what are they and how are they dangerous?].
  • https://www.theguardian.com/society/2023/jan/01/social-media-triggers-children-to-dislike-their-own-bodies-says-study
  • Fabiani, RRM, & Krisnani, H. (2020). THE IMPORTANCE OF PARENTAL ROLE IN BUILDING A CHILD’S SELF-CONFIDENCE FROM AN EARLY AGE. Proceedings of Research and Community Service, 7(1), 40-47.
  • https://childmind.org/article/how-using-social-media-affects-teenagers/
  • Social Media’s Effect on Self-Esteem: How Does It Affect Teens? (socialmediavictims.org)

Leave A Comment