Dünya Çocuk Hakları Gününde “Çocuk ve Medya” Paneli

YAZANSelinay Yüksel

İstanbul Barosu, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününde “Çocuk ve Medya” paneli düzenledi. Gazeteci İsmail Küçükkaya, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Gülgün Erdoğan Tosun ve çocuk hakları aktivisti Efsun Sertoğlu’nun yanı sıra, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Dijital Medya ve Çocuk Projesi Koordinatörü Dr. Esra Ercan Bilgiç etkinliğe panelist olarak katıldı. Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Aşkın Topuzoğlu’nun moderatörlüğünü üstlendiği panelde “görsel basın ve çocuk”, “gazete yayınlarında çocuk haberciliği”, “dijital medya ve çocuk” ve “çocukluk algısı” konuları konuşuldu.

Türkiye sorumluluklarını yerine getiremedi”

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından, 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesinin, çocuğun toplumda bireysel bir yaşantı sürdürebilmesi için her yönüyle hazırlanmış bir metin olduğuna dikkat çeken Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Aşkın Topuzoğlu, Türkiye’nin bu konudaki sorumluluklarını yerine getiremediğini vurguladı. Topuzoğlu, “Biz çocuk hakları kültürünü ülkemizde oluşturamadık. Oysa imzaladığımız bu sözleşme, çocukların yaşama, gelişme, korunma ve katılımı hakkındaki en kapsamlı belge” diye konuştu.

“Medya, çocukları sadece 20 Kasım’da görmemeli”

Topuzoğlu’ndan sonra söz alan İsmail Küçükkaya ise, Türkiye’nin çocuk hakları konusunda iyileşmesi için ihtiyacı olan kelimenin “farkındalık” olduğunu belirtti. Farkındalık kazanma konusunda medyanın sorumluluğunun çok fazla olduğunu söyleyen Küçükkaya, “Medya çalışanları çocukları sadece 20 Kasım’da görmemeli, çocukların varlığını samimiyetle fark etmeli. Onlarla ilgili her olayda duyarlı davranmak, bizim sorumluluğumuz. Bu konuda ilk yapmamız gereken şey ise, mağdurları göstermekten vazgeçmeliyiz” şeklinde konuştu. Küçükkaya, çocuk haberlerinin içeriğine de dikkat çekti ve “Medyada çocuk haberleri az, olan haberler ise hep negatif. Medya bunu istikrarlı bir şekilde ve farkında vararak topluma anlatmalı” dedi.

“Çocuklar özne değil, nesne olarak sunuluyor”

Prof. Dr. Gülgün Erdoğan Tosun, “çocuk haberciliği” konusunu akademik olarak ele aldı. Çocukların habere maruz kalma konusunda yetişkinlere göre daha dezavantajlı durumda olduğunu belirterek sözlerine başlayan Tosun, “Çocukla ilgili haberlerde en büyük sorun, çocukların özne değil nesne olarak sunulması. Bu konuda medyaya önemli bir iş düşüyor. Öncelikle medya çalışanları, içeriklerinin çocuklara ulaşacağının bilincinde olmalı. Medyada çocuklara çeşitlilik sunulmalı. Çocuk haberlerinde kullanılan dile dikkat edilmeli. En önemlisiyse kamu haberciliği ve hak temelli habercilik yapılmalı” ifadelerini kullandı.

“Eğitim evde başlar”

Proje koordinatörümüz Dr. Öğretim Üyesi Esra Ercan Bilgiç ise çocuk hakları ve medya ilişkisini dijital perspektiften ele aldı. Bilgiç, Avrupa Konseyi’nin “Dijital Dünyada Çocuk Hakları” konusundaki 2018 tarihli tavsiye kararları doğrultusunda çocukların dijital dünyada erişim, nitelikli içerik, ifade özgürlüğü, kişisel veri gizliliği ve risklerden korunma gibi haklarının bulunduğunu hatırlattı. Dijital medya ve çocuk konusundaki eğitimin evde başladığını, anne ve babaların arabulucu rolünün bu süreçte önemli olduğunu vurguladı. Örneğin ailesi tarafından dijital dünyanın riskleri hakkında bilgilendirilmemiş hiçbir çocuğun, odasında tek başına çevrimiçi mecralarda temas risklerine ve istismara açık bir şekilde gezinmemesini öneren Bilgiç, risklerin önlenebilmesi için ebeveynlerin çocuklarıyla konuşması ve toplumun bu konuda bilinçlenmesi gerektiğini dile getirdi.

Bilgiç ayrıca özellikle çocukların kişisel verilerinin gizliliği konusunda teknoloji şirketlerinin ve çevrimiçi platformların sorumluluğunu tartışmak gerektiğini belirterek tüm dünyada hükümetlerin çocuğun yüksek yararını gözeterek bu konuda hukuki düzenlemeler yapma sorumluluğu bulunduğunun altını çizdi.

“Çocuklar için başka bir medya mümkün”

Çocuk hakları aktivisti Efsun Sertoğlu ise “çocukluk algısının medyadaki yansımaları” hakkında konuştu. Sertoğlu, sözleşmenin yetişkinlere bir sorumluluk tanımladığını söyleyerek bu sorumluluğun “koruma, gözetme ve ihlal etmeme” olduğunu belirtti. Toplumdaki çocuk algısının doğru olmadığına değinen Sertoğlu, medyanın bu algıdan azade olmadığını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Medya, çocuk haberlerini verirken hak temelli değil ve insanların algısını sistematik bir şekilde yönlendiriyor. Ayrıca bu haberlerde çocukları mağdur, şirin veya melek olarak belirli kalıplarla nesneleştiriyorlar. Bu konuda medya, hizmet içi atölye çalışmaları yapmalı, eğitimler düzenlemeli, sivil toplum kuruluşlarıyla temasa geçmeli, hak odaklı habercilikle ilgili hazırlanan kılavuzlardan yardım almalı ve çocuğu özneleştirmek için bir hak ihlali olmasını beklememeli. İnanıyorum ki çocuklar için başka bir medya mümkün.”