Dijital Medya Araçlarının Yaydığı Radyasyon Ne Kadar Tehlikeli?

YAZANTuğsem Soner

ARAŞTIRANTuğsem Soner

 

Radyasyon nedir?

Bu sabah hemen hemen hepimiz, cep telefonumuzun alarmı ile uyandık. Gece yatana kadar günlük hayattaki işlerimizin çoğunda yine bilgisayar, tablet gibi dijital medya araçlarından faydalandık. Biz yetişkinlerin ve çocukların hayatındaki yeri gitgide büyüyen bu araçlarla ilgili yıllardır merak ettiğimiz bir soru var: Radyasyon yayıyorlar mı? Gelin isterseniz, bu sorunun yanıtını aramaya koyulmadan önce radyasyonun tanımıyla işe başlayalım.

Elektromanyetik radyasyon veya ışıma, evrendeki en temel enerji biçimlerinden biridir. Yaşadığımız ortam her zaman elektromanyetik radyasyonla doludur. Belirli sıcaklıklara sahip vücudumuz dahi kızılaltı radyasyon yayar.

Fizikte “radyasyon” terimi, bazen çok hızlı atomaltı parçacıklardan (elektron, proton vb.) bahsedilirken kullanılır. Bu yazıda radyasyon terimi bu tür parçacıklar için değil, sadece elektromanyetik kökenli radyasyon için kullanılacak.

Radyasyon çeşitleri nelerdir?

Elektromanyetik radyasyon, iyonlaştırıcı ve iyonlaştırıcı olmayan radyasyon diye ikiye ayrılmaktadır. İyonlaştırıcı radyasyon, görüntüleme amacıyla ve kanser tedavisinde kullanılan X ışınlarını ifade etmektedir. İyonlaştırıcı olmayan radyasyonun, iyonlaştırıcı radyasyondan farkı ise atomdan elektron koparma yeteneğinin olmayışıdır. Bu sebeple canlı hücreleri mutasyona uğratamaz, yani DNA hasarına ve kısa vadede kansere yol açamaz.

İyonlaştırıcı olmayan radyasyon kaynağı aletlerin yaşantımızdaki rollerinin artmasıyla birlikte kanser ile ilişkisi merak edilir olmuştur. Bu aletlerin bir kısmı mikrodalga fırın, radyo, uzaktan kumandalar olduğu gibi dijital medya araçları da bu türe dâhildir. Araştırmalardan yola çıkarak bahsettiğimiz gibi iyonlaştırıcı olmayan radyasyonun, hücreleri mutasyona uğratacak gücü bulunmamaktadır. Bu sebeple kansere yol açtığına dair bilimsel bir kanıt da söz konusu değildir.

Cep telefonları ve internet bağlantısı radyasyon kaynağı mıdır?

Cep telefonları şöyle çalışır: Baz istasyonlarından gelen dalgaları alır ve vericisi aracılığıyla iyonlaştırıcı olmayan radyasyon yayar. İnternet bağlantımızı sağlayan kablosuz ağ (wi-fi) teknolojisi çok düşük şiddette radyo dalgalarını kullanır. Mikrodalga fırınlarla karşılaştırınca yüz bin kez daha az iyonlaştırıcı olmayan radyasyon yaydığı bilinmektedir.

Çocuklar üzerindeki etkileri nelerdir?

Amerikan Pediatri Akademisi ve Kanada Pediatri Derneği, 0-2 yaş aralığındaki bebeklerin teknolojiden uzak tutulması gerektiğini belirtmiştir. Çünkü 0-2 yaş aralığındaki bebeklerde beynin büyüklüğü üç katına çıkma aşamasındadır ve beyin gelişimi 21 yaşına kadar devam eder. Çevresel uyaranların fazla ya da eksik olması, erken beyin gelişimi üzerinde etkilidir.

Devra Davis “Cep Telefonu Radyasyonu ile İlgili Gerçekler” adlı kitabında çocukların bu radyasyondan korunması gerektiğine vurgu yapıyor. Çocukların kafatasının ve kemik iliğinin henüz ince olmasından ötürü radyasyonun çocukların beynini daha kolay etkileyeceğini belirten Davis, ayrıca çocukların vücudunun, elektromanyetik dalgaların boyuyla uyumlu olmasından dolayı da etkilenebileceğini söylüyor.

Devra Davis’e göre 0-2 yaş aralığındaki çocuklara “Al babanla konuş, al teyzen sesini duysun” diyerek telefon uzatmak; “Al bir sigara yak” demekle eşdeğer.

Kitapta referans verilen bazı araştırmalar ve sonuçları şöyle:

2005 yılından beri Rus araştırmacılar 5-12 yaş arasındaki iki grup çocuğun dijital medya kullanımını takip ediyorlar. Gruplardan biri cep telefonu kullanırken diğer gruptaki çocuklar kullanmıyor. Cep telefonu kullanan çocuklarda artan yorgunluk, çalışma kapasitesinde düşüş, anlamsal hafızada kayıp gibi kısa süreli etkiler gözlemleniyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde Albany Üniversitesi Çevre Sağlık Enstitüsü başkanı Dr. David Carpenter’ın araştırmasına göre, cep telefonu kullanımıyla beyin tümörü arasındaki ilişki çok net olarak belirlenmemiş olmasına rağmen, sayısal verilere dayanılarak ortaya konan bulgular, riskin arttığı yönünde.

Öte yandan, dünya üzerinde konuyla ilgili olarak bugüne kadar yapılmış en kapsamlı araştırma niteliğinde olan Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırma Dairesi’nin yaptığı INTERPHONE incelemesine göre ise cep telefonu kullanımının tümör oluşumu riskini artırmadığı sonucuna ulaşılıyor.

Araştırmalar kanser ve tümör oluşumu konusunda çelişkili sonuçlar sunsa da bilim insanları, radyasyonun çocuklar üzerindeki kısa süreli etkileri konusunda hemfikir. Bu sebeple ebeveynlerin önlem alması şart.

Çocuklarımızı dijital medya araçlarındaki radyasyondan nasıl koruyabiliriz?

  • Cep telefonuyla konuşma süreleri mümkün olduğunca kısa tutulmalı, telefonun yaklaştırıldığı kulak sık sık değiştirilmeli, hatta konuşma yerine yazışma tercih edilmeli.
  • Çocuklar cep telefonuyla konuşurken de kulaklık kullanmayı tercih etmeliler, yanlarında taşıdıklarında telefonun ekranı vücutlarına değil dışarıya dönük olmalı.
  • Çocuklarınıza cep telefonu alırken SAR (spesific absorption rate yani Türkçesi ile özgül soğurulma oranı) değerini kontrol etmelisiniz. Bu değer, cep telefonu kullanırken vücudun maruz kaldığı radyasyon enerjisinin ölçüsüdür.
  • Hastane, tren, havaalanı veya asansör gibi, çekim alanlarının az, metal parçalarının çok olduğu alanlarda konuşmaktansa açık alanlarda konuşmaları konusunda çocukları bilgilendirin.
  • Bilgisayar, tablet ve telefonlar, kullanılmadığı sürece kapalı tutulmalı. Gece uyurken bu cihazlar en az 2 metre mesafede tutulmalı, asla başucunda bırakılmamalı. Yine uyurken mümkünse wi-fi bağlantısının kapatılması da sizi ve çocuklarınızı radyasyondan bu süre boyunca koruyacaktır.

Sonuç olarak; elektromanyetik radyasyonu yaşamımızdan tümüyle çıkarmak olası değildir. Bu radyasyon türünü yayan cihazları kullanırken önlem almak ve konuyla ilgili olarak çocukları bilinçlendirmek, onları radyasyonun zararlarından korumak için en akılcı yoldur.

Debra Davis’in konuyla ilgili konuşması (İngilizce)

Leave A Comment