Yeni Medya ve Aile Çalıştayı Gerçekleşti

DÜZENLEYENBeriz Elmas

‘Yeni Medya ve Aile’ Çalıştayı, Üsküdar Üniversitesi’nde gerçekleşti.

İstanbul Aydın Üniversitesi, Üsküdar Üniversitesi ve MEB İstanbul İl Müdürlüğü ortaklığıyla gerçekleştirilen çalıştayda, yeni medya kavramının sosyal ve kültürel hayattaki etkilerini izlemek ve değerlendirmek amacıyla; iletişim, çocuk gelişimi, psikoloji ve sosyoloji gibi alanlarda uzman kişiler bir araya geldi.

Yeni Medya kavramı; “Yeni Medya ve Bağımlılık”, “Yeni Medya ve Ebeveyn-Çocuk İlişkisi, “Yeni Medya ve Eşler Arası İletişim”, “Yeni Medya ve Sağlık Sorunları”, “Yeni Medya ve Etik” ve “Sosyal Politikalar ve Hukuki İyileştirmeler’’ olmak üzere altı başlık altında değerlendirildi.

Yeni Medya ve Ebeveyn-Çocuk İlişkisi

Çalıştayın ana başlıklarından biri de ‘Yeni Medya ve Ebeveyn-Çocuk İlişkisi’ydi. Bu başlık altında; Kişisel Verilerin Paylaşımı, Yeni Medyada Zaman Yönetimi Problemleri, Çevrimdışı İletişim (Yüzyüze İletişimin Azalması) ve Dijital Çağda Ebeveynlik konuları ele alındı.

Doç. Dr. Emel Sarı Gökten (solda), Prof. Dr. Emel Baştürk Akça (sağda)

Prof. Dr. Cem S. Sütçü’nün yönettiği oturumun konuşmacılarından, Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, ‘hastane ortamında, internet bağımlısı olma noktasına gelmiş çocuklarla karşılaştığını fakat çocuklarda, internet bağımlılığının tek başına görülen bir sorun olmadığını’ ifade etti. İnternet bağımlılığını tanımlarken net bir kriter olmamakla birlikte, internet ve sanal oyunlarla geçirilen süre çocuğun işlevselliğini bozmaya başladıysa, çocuğun ders başarısı düştüyse, çocuk dışarı çıkmak istemiyorsa, içine kapanıyorsa vs. bağımlılıktan bahsedilebileceğinin altını çizen Gökten, birçok psikiyatrik rahatsızlık arasından bu tarz bir sorunu az sıklıkta gördüğünü söyledi. Genellikle altta yatan başka sorunlar tespit ettiğini belirten Gökten, çocuğu için “Hiç sorun yoktu, çok uyumluydu sonradan dijital medya nedeniyle sorunlu hale geldi’’ diyen ailenin neredeyse olmadığını, zaten kaygı bozukluğu deneyimleyen çocuklara internet bağımlılığının da eşlik edebildiğini ifade etti. Gökten, bu durumda ebeveyn rolünün önemini vurguladı ve ekledi: ”Olumlu anne babalık becerilerine sahip olmak gerekiyor, ebeveynler güçlü dururlarsa çözüm beraberinde gelir”.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya Bölüm Başkanı Dr. Esra Ercan Bilgiç dört yıldır düzenli olarak sürdürmekte oldukları, ebeveynlere rehberlik etmek üzere yayın yapan Dijital Medya ve Çocuk projesi hakkında detaylı bilgi paylaştı. Dijital medya ve çocuk ilişkisinde yalnızca risklere odaklanmanın doğru olmadığını vurguladıktan sonra, fırsatlardan ve çocuk katılımından da söz etmek gerektiğinin altını çizen Bilgiç, dijital çağda hak temelli pozitif ebeveynliğin önemini vurguladı. Dr. Esra Bilgiç, proje kapsamında 60’a yakın bilgilendirici stüdyo programı çektiklerini, pek çok yazılı ve görsel içerik hazırladıklarını, bunlara dijitalmedyavecocuk.bilgi.edu.tr web sitesi üzerinden ulaşabileceğini, ilgili kişi ve kurumların bu içerikten yararlanmalarını arzuladıklarını belirtti.

Dr. Esra Ercan Bilgiç (solda), Prof. Dr. Cem S. Sütçü (sağda)

Kocaeli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emel Baştürk Akça da oturumun konuşmacılarındandı. TÜBİTAK desteğiyle yapılan Siber Zorbalık araştırmasının detaylarını paylaşan Baştürk şunları söyledi: ”Siber zorbalık yaşarsam bunu ailemle paylaşırım diyen öğrencilerin oranı çok düşüktü, bunu öğretmenimle paylaşırım diyen öğrencilerin oranı ise çok çok daha düşüktü. Ebeveynlerin bu hıza yetişmesini bekleyemeyiz. Bu nedenle, sorumluluğu aileye atmanın çözüm olmayacağını düşünüyorum”.

Prof. Dr. Emel Baştürk Akça

Siber zorbalığın okulun göz ardı edebileceği bir konu olmadığını, okulların aracılık rolü oynaması ve rehberlik aracılığıyla veli seminerleri düzenlemesi gerektiğini ifade eden Baştürk, Milli Eğitim’in de önleyici çalışmalar konusunda sürdürülebilir bir rol oynaması gerektiğini belirtti. Okul ortamında ne yapılacağına dair bir yol haritasına ihtiyaç olduğunu da ekleyen konuşmacı şöyle devam etti: ”Siber zorbalığın, ısrarlı zorbalığın, bir yaptırımı olmalı. Aksi takdirde sözümüz havada kalır”.

Okullar kadar hizmet sağlayıcıların da sorumluluk alması gerektiğini ekleyen Baştürk: ”Bir konuya dair farkındalık arttıkça, sosyal ağlar da aksiyon almak zorunda kalıyor, bir baskı hissediyor. Örneğin Facebook, görüntünüzü yaymakla tehdit edilmeniz halinde, yüz tanıma sistemiyle başvurduğunuzda, size dair görüntülerin yayılmasını engelleyen bir sistem kuruyor. Bu tür kurumlara tabandan bir baskıya ihtiyaç var” dedi.

Şehir Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Övünç Meriç ise oturum kapsamında ‘Sexting’ kavramına değindi. Meriç: ‘’Sexting, akıllı telefonlar aracılığıyla açıkça cinsel ima bulunan mesaj, görüntü veya emoji paylaşımı yapılması. Amerika’da, Los Angeles’ta, 1839 lise öğrencisiyle yapılan bir araştırmaya göre, öğrencilerin %54ünün telefon aracılığıyla sexting yaptıkları görülmüş’’ dedi ve Şehir Üniversitesi olarak, örneğin ‘YouTube Ebeveyn’ gibi bir rehber hazırlamayı düşündüklerini belirterek ekledi: ”Böyle bir rehber çalışması içindeyiz ve yayınlayacağız. YouTube ile başlayıp diğer sosyal mecralarla devam edeceğiz”.

İstanbul Üniversitesi’nden Nilüfer Timisi ise şöyle konuştu: ”Bu konuda işbirliği önem taşıyor. Hizmet sağlayıcı ve içerik üreticileri de sorumluluk almalı. Çocuk- aile-okul etkileşimi, oyunlaştırma ve drama ile öğretmek çok önemli. Ayrıca belediyeler çocukların oynayabilecekleri güvenli kamusal alanlar sağlamalı, çocukların ve geçlerin açık havada vakit geçirerek sosyalleşebilecekleri alanlara ihtiyacı var.”

Konferansın sonunda ‘Yeni Medya ve Ebeveyn Çocuk İlişkisi’ teması üzerine yapılan tespit ve öneriler paylaşıldı.  

Tespitler

  • Çocuklar okula Youtuber ya da gamer (oyuncu) olmaya özenmektedir.
  • Araştırmalar sonucu siber zorbalık yaşayıp bunu paylaşacağını söyleyen öğrencilerin sayısının çok düşük olduğu görülmüştür.
  • Çocuklar kendi cinsel içerikli fotoğraflarını yayınlamakta ve başkalarından da cinsel içerikli fotoğraflar kendilerine gelmektedir. Çocuklar internet ortamında kötü niyetli yetişkinler veya akranları tarafından cinsel tacize açık duruma gelmişlerdir.
  • Çocuklarda dikkat eksikliği, davranış bozukluğu, kaygı problemleri ortaya çıkabilmektedir.

Öneriler

  • Konuyla ilgili ebeveynler bilgilendirilmelidir. Olumlu anne-babalık becerilerine sahip olmaları gerekmektedir. Anne-babalık eğitimleri yaygınlaştırılmalıdır. Bu eğitimler de eğitim almış eğitimciler tarafından yapılmalıdır.
  • Ebeveynlerin bilinçlendirilmesinin yanı sıra öğretmenler de bilinçlendirilmelidir. Okullar rehberlik servisiyle velileri bilinçlendirmeli, konuk çağırmalıdır.
  • Çevrimiçi risklerden korunmak adına okullarda önleyici çalışmalar sürdürülebilir şekilde yapılmalıdır .Önleyici çalışmalara ek olarak müdahale de yapılmalıdır.
  • Siber zorbalık vakalarında bir yol haritası olmalıdır. Alternatif içerik üretilmelidir. Ek tedbirlere ihtiyaç vardır.

Leave A Comment