Dijital Dünyada da ”YETİŞİN ÇOCUKLAR”

YAZANSeher Bakır

”Herkes çocuğunu dert eder! O nedenle bizi birleştirecek tek konu çocuklarımızın geleceği meselesidir.”

Prof. Dr. Selçuk Şirin

Ebeveynlerin en mühim uğraşı, çocuklarını hayata en iyi şekilde hazırlamak. Yetişin Çocuklar, bebeklikten ergenliğe dek, anne babaların ortak kaygılarına, anlaşılır ve sade bir dille, okuyucusunu sıkmadan çözümler öneriyor. Kitap, anne baba ve eğitimcilere, bilimsel bir çerçevede elde edilmiş somut veriler sunuyor.

Halen New York Üniversitesi’nde (NYU) çocuk gelişimi ve istatistik dersleri veren Prof. Dr. Selçuk Şirin, 2015 yılından bu yana ABD Bilimler Akademisi Çocuk, Ergen ve Aile Komisyonunun da üyesi. Araştırmalarından elde ettiği sonuçları gerek bilimsel makalelerde gerekse kitap ve gazete yazılarıyla bizlere ulaştıran Şirin, bu kez yeni bir kitapla karşımızda. Dijital Medya ve Çocuk olarak, kitapta değinilen konuları sizler için derledik.

İlk 5 yıl: Hayatımızın en belirleyici dönemi

Kitabın yazarı Prof. Dr. Selçuk Şirin, çocukların yetişme ve gelişim evrelerini birbirlerinden ayrı düşünmeksizin, daha anlaşılır olması maksadıyla üç ana başlıkta inceliyor: Erken çocukluk dönemi (0-6 yaş), okul dönemi (6-11 yaş) ve ergenlik dönemi (12-18 yaş).

Bilimsel veriler ilk 5 yılın, çocukların fiziksel (beslenme, temizlik, bakım vs.), duygusal (ebeveyn ve çevreyle ilişki) ve zihinsel (bilişsel) alanlarda en fazla dönüşüme uğradığı dönem olduğunu gösteriyor. Prof. Dr. Şirin, özellikle zihinsel ve duygusal gelişime odaklanıyor. Elimizdeki bulgular, duygusal gelişimin zihinsel gelişimi her dönemde beslediğini kanıtlıyor.

Duygusal gelişimini anne ve babalarının desteğiyle sağlayan çocuklar, duygularını kavrayıp idare etme becerisi (benlik kontrolü) ediniyorlar. Çocuklarına her istediğini hemen vermeyen, onlara sabretmeyi, beklemeyi ve hak etmeyi öğreten ebeveynler, çocuklarının geleceklerine çok önemli bir katkı sağlıyorlar. Benlik kontrolünü kazandırabilmenin iki yolu var: Bunlardan ilki, çocukla kurulacak duygusal bağ. Anne ve babalar, çocuklarının mizacına uygun davranmalı, gösterecekleri sıcak ilginin yanı sıra çocuğunu iyi tanımalı ve özelliklerine dikkat etmeli. İkinci yol da, ebeveyn olarak çocuklara iyi bir rol model olmaktan geçiyor. 

Erken çocukluk döneminde çocukların ve ebeveynlerin dijital dünyayla ilişkisi  

Günümüz çocukları doğdukları andan itibaren ekranlarla yaşamaya başlıyorlar. Onları bu dünyadan koparmak artık kabul edilebilir bir şey değil; ama bazı önlemler alarak dijital dünyanın olumsuz etkilerinden korumak gerekli ve olası. Çocuk, dijital dünyayla ilk olarak ailesi aracılığıyla, evde tanışıyor. Bu konuda alınacak ilk önlem, ekran zamanını belirlemekten geçiyor. Kitapta, yaş aralığına göre yapılan önerilerse şöyle:

0-18 aylık bebekler: Tüm ekranlardan uzak tutulmalı.

18-24 aylık bebekler: Bu dönemde ekranla tanışma şart olmamakla beraber mümkün. Ancak sınırlı ve içeriğin niteliği önemli.

2-5 yaş arası çocuklar: Günde en fazla bir saat olmalı. İçerik önemli. İçeriği önce ebeveyn izlemeli, çocuğa sonra izletilmeli.

6 yaş ve üzeri çocuklar ile ergenler: Bu dönem ebeveyn kontrolünden ziyade çocuğun seçimlerinin öne çıktığı bir zaman aralığı. Yapılması gereken, çocukla birlikte bir “ekran zaman planı” oluşturmak.

Kitapta sunulan bir başka öneriyse, tedbir niteliğinden çok, ailenin tüm bireyleri için faydalı olabilecek bir uygulama: Aile boyu teknoloji detoksu yapmak. Örneğin, ekransız bir tatile çıkmak. Seyyar lamba altında kitap okumak, bir kamp ateşi önünde sohbet etmek, masal anlatmak, yıldızları seyrederek uyumak, sabahın ilk ışıkları ile uyanmak.

Üçüncü öneri ise ebeveynlerin, kullandıkları sosyal medya hesaplarında, çocukları ile ilgili paylaşımlarına ilişkin. Buradaki en temel sorun, çocukların onayı alınmadan onların hayatının kayda geçiriliyor olması, yani bir çocuk hakkı ihlalinden bahsetmek mümkün. İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, sosyal medya kullanan anne baba tarafından yetiştirilen bir çocuk, beş yaşına geldiğinde, 1000 dolayında sosyal medya fotoğrafına konu oluyor.  Ebeveynler, bu paylaşımlar yoluyla çocuklarının mahremiyetlerine dokunuyorlar. Prof. Dr. Selçuk Şirin, bu durumun göz ardı edilmemesi gerektiğinin altını çiziyor.

“İşe kodlamayla başlayın”

Çocuklarımızın bu çağda dünyayla rekabet edebilmesi, aynı zamanda dijital medya okuryazarlığı kazanmalarına da bağlı. Bu konuda eğitim sistemine karar verenlerin ve yasa yapıcılarının sorumluluğuna değinen Şirin, kitapta ebeveynlere “işe kodlamayla başlama” önerisinde bulunuyor. Çünkü kodlama becerisine sahip çocukların, küresel yarışta akranlarından bir adım daha önde olacaklarına dikkat çekiyor. Bu amaca yönelik internet siteleri, akıllı telefon uygulamaları ve fiziksel setler de mevcut. Elbette her çocuk kodlamayla ilerleyecek diye bir kural yok; ancak ebeveynlere düşen görev, onlara bu öğrenme fırsatını vermek.

Sonuç olarak, Prof. Dr. Selçuk Şirin, çocuk yetiştirmenin emek vermeyi, bilinçli hareket etmeyi gerektiren; fakat aynı zamanda eğlenceli ve keyifli bir süreç olduğunu yeniden anımsatıyor bizlere. Başarının tesadüf olmadığını, çocukların aileden başlayarak içinde bulundukları her bir ortamdan ve koşuldan -okul, arkadaş, akraba, yaşanan coğrafya ve ekonomik koşullar- etkilendiğini vurguluyor. Ancak tüm bunların içinde aileleri ve eğitimcileri ayrı bir yerde tutuyor. Hayal kurmanın, çalışmanın ve pes etmemenin insan hayatına nasıl etki ettiğini, kendi hayatından ve diğer yaşanmış örnekler üzerinde durarak anlatıyor.

Leave A Comment