OECD’den Okullara Çevrimiçi Dünya İçin Öneriler

“21. Yüzyılda Çocuklar ve Teknoloji” başlıklı OECD raporundan önemli detayları daha önce web sitemizde paylaşmıştık. Bu yazımızda ise aynı raporda yere alan, çevrimiçi dünyadaki risklere karşı okullara yönelik çözüm önerilerini Türkçe’ye çevirerek aktarıyoruz.

“21. Yüzyılda Çocuklar ve Teknoloji” başlıklı OECD raporundan önemli detayları daha önce web sitemizde paylaşmıştık.  Bu yazımızda ise aynı raporda yere alan, çevrimiçi dünyadaki risklere karşı okullara yönelik çözüm önerilerini Türkçe’ye çevirerek aktarıyoruz.

Güvenli ve sorumlu internet kullanımını teşvik etmede eğitimin rolü: Okullar ne yapabilir?

OECD’den Okullara Öneriler şöyle:

Okullar ve eğitim sistemleri, güvenli ve sorumlu internet kullanımının desteklenmesinde önemli bir rol oynar. Okullar için en büyük zorluk, öğretim, öğrenim ve sosyal ilişkiye olan katkılarını sürdürürken İnternet ve dijital cihazların olumsuz kullanımını azaltma çabasında yatıyor. Bunu yapmak için çocuklara çevrimiçi riskleri nasıl yönetecekleri öğretilmeli. Okullar ve eğitim sistemleri, öğrencileri dijital kullanımlarında desteklemek için aşağıdaki yaklaşımlardan bazılarını benimseyebilir (tartışmanın tamamı için Hooft-Graafland, 2018).

  • Çevrimiçi güvenlik sorunlarını çözmek için tüm okulu kapsayan bir yaklaşım benimseyin

Öğretmenler ve destek personeli çevrimiçi güvenlik sorunlarını tanıyabildiğinde, yanıtlayabildiğinde ve çözebildiğinde, bu, çevrimiçi ortamlarda öğrencilerin korunması ve desteklenmesinde etkili oluyor. Bu nedenle personel ve öğretmenlerin çevrimiçi riskler ve bunların etkileri konusunda düzenli eğitime ihtiyaçları var. Ebeveynler ve öğrenciler, çevrimiçi sorunlarla başa çıkmada kendi kapasitelerini güçlendirmek için bu eğitimlere dahil edilebilirler. Fiziksel dünya ile bağlantı da unutulmamalı: Çevrimiçi güvenlik aynı zamanda yolda yürürken ekranlara bakmamak anlamına da gelir!                             

  • Çevrimiçi güvenlik politikaları ve prosedürleri geliştirin ve yürürlüğe koyun

Etkili politikalar ve prosedürler, öğrenciler ve personel için sorumlu ve güvenli çevrimiçi uygulamaları teşvik eder. İyi politikalar, çevrimiçi erişimi engellemeden veya aşırı sınırlamalar getirmeden, öğrencilerin çevrimiçi öğrenimini destekleyecek şekilde oluşturulabilir. Bu politikalar siber zorbalık ve çevrimiçi davranış normları gibi koruma politikalarıyla da entegre edilmeli. Çocuklarla deneyimleri hakkında konuşmak ve onları çevrimiçi güvenlik politikalarının geliştirilmesine dahil etmek önemli çünkü çocuklar genellikle çevrimiçi olarak hangi yeni risklerle karşılaşabileceklerini iyi bilirler.                  

  • Tutarlı (siber) zorbalık politikaları oluşturun                          

Siber zorbalığı hedefleyen politikalar, geleneksel zorbalık bağlamına dahil edilmeli. İkisi arasındaki güçlü korelasyon olduğu göz önünde bulundurulduğunda, başarılı zorbalık müdahaleleri siber zorbalığı da azaltabilir (Livingstone, Stoilova ve Kelly, 2016). Zorbalık için etkili politikalar, hangi davranışların çevrimiçi ortamda ve okulda kabul edilip edilmeyeceğini ve bu kuralları ihlal etmenin sonuçlarının ne olacağını açıkça tanımlar (StopBullying, 2017).

  • Müfredata e-güvenliği dahil edin                        

Çevrimiçi güvenliği okulun müfredatına dahil etmek, çevrimiçi güvenliği artırmada etkili olarak görülen akran destek programları ve rehberlik programları ile çocukların güvenli ve sorumlu teknoloji kullanıcıları olmalarına yardımcı olur (Hinduja ve Patchin, 2018). Ancak e-güvenlik, öğrenmenin geri kalanından bağımsız değil. Okulların, çocukların daha olumlu çevrimiçi davranışlar sergilemelerine yardımcı olmak için dijital okuryazarlığın bir parçası olarak dijital vatandaşlığı öğretmesi gerektiğine dair artan bir inanç var. Bu, çevrimiçi görgü kuralları ve davranışın yanı sıra çocuklara empati ve mahremiyet hakkında bilgi veren zarar azaltma stratejilerini içerir (bkz. Hooft-Graafland, 2018).                                        

  • Aile-okul ortaklığını güçlendirin               

Çevrimiçi güvenlik evde devam etmeli. Küçük çocuklar internete girdikçe ve çocuklar okul ortamlarının dışında teknolojiyi giderek daha fazla kullandıkça, ebeveynler ve bakıcılar çocukları teknoloji hakkında eğitmede daha önemli bir rol oynarlar (Duerager ve Livingstone, 2012). Bu nedenle ebeveynlerin ve bakıcıların, çocuklarla ilgili güvenlik olaylarına tepki vermenin uyarlanabilir yollarını ve çocuklarının çevrimiçi risklere maruz kalmasına en iyi ve etkili bir şekilde nasıl aracılık edebileceklerini bilmeleri gerekir. Dahası, teknoloji ebeveyn-öğretmen iletişiminde önemli bir araç olabilir, ebeveynleri çocuklarının okuldaki zamanları hakkında bilgilendirir ve onları etkinliklere ve tartışmalara dahil eder.         

  • Akranların gücünden yararlanın

Ebeveynlerden ve öğretmenlerden yardım istemenin yanı sıra çocuklar ve özellikle ergenler desteğe ihtiyaç duyduklarında birbirlerine yönelirler. Ayrıca, esas olarak akranları aracılığıyla çevrimiçi ortamın sunduğu yeni fırsatları da öğrenirler: Akran arabuluculuğu, çocukların dijital okuryazarlığını ve çevrimiçi olarak katıldıkları etkinliklerin türünü olumlu yönde etkileyebilir. Bu nedenle, okullarda açık bir e-güvenlik kültürünün teşvik edilmesi önemlidir. Böylece akranlar da yararlı tavsiyeler ve kaynaklara erişim sağlayabilir.

E-güvenlik çalışması yapmak

Çocuklar teknolojiyi yetişkinlerden daha iyi anlıyor gibi görünseler de teknolojiyi sorumlu ve olumlu bir şekilde nasıl kullanacakları konusunda rehberliğe ihtiyaç duyarlar. Okul politikaları geliştirilirken aşağıdaki mesaj dizisinin dikkate alınması önem taşır:

  • Çevrimiçi güvenliği anlayan ve teknolojiyi kullanabilen yetişkinler, çocukların dijital kullanımına rehberlik etmede daha başarılı. Bu nedenle, ebeveynlerin ve öğretmenlerin çevrimiçi güvenlik hakkında bilgi almaları ve çocukların çevrimiçi riskleri yönetmelerine nasıl yardımcı olabileceklerine dair tavsiyeler almaları çok önemli (Livingstone, Davidson ve Bryce, 2017).
  • Aynaya bir bakın: öğretmenler ve ebeveynler, kendi çevrimiçi davranışlarına ve çevrelerindeki gençler için neyi modellediklerine dikkat etmeli. Ebeveynler (ve büyükanne ve büyükbabalar), çocukların hayatlarıyla ilgili görüntülerini ve haberlerini izinleri olmadan çevrimiçi olarak paylaştıkları için mutlu olduklarını asla varsaymamalı.
  • Çocukların ve ergenlerin yalnızca alıcılar değil, ayrıca içerik yaratıcıları olmaları için teşvik edilmeleri gerekir (Livingstone, Davidson ve Bryce, 2017). Çoğu öğrenci hala İnternet’i çevrimiçi video klipleri izlemek veya müzik dinlemek gibi hazır, kitlesel üretilmiş içerik için kullanıyor.
  • İkinci dijital uçurum gerçektir: Daha avantajlı geçmişlere sahip öğrenciler daha yüksek dijital becerilere sahip olma eğiliminde. Bu eşitsizliklerin üstesinden gelmek ve dezavantajlı çocukların dijital bir dünyada başarılı olmak için ihtiyaç duydukları destek ve rehberliği almalarını sağlamak için özel çaba gösterilmeli (Hatlevik, Gudðmundsdóttir ve Loi, 2015).

Son bir not: Politika çözümleri sağlam kanıtlara dayanmalı. Teknolojinin değişim hızı, teknolojinin çocuklar üzerindeki etkisine ilişkin araştırmanın daha az değil, daha önemli olduğu anlamına gelir. Görünüşte aşikâr olsa da teknolojinin çocuklar için zararlı olduğu korkusu, politika, kamusal söylem ve kanıtlar arasında bir kopukluğa neden oldu. Teknoloji ve kullanımları geliştikçe bu konunun sürekli güncellenmesi ve iyileştirilmesi gerekecek.

OECD’nin Bilim, Teknoloji ve Sanayi Müdürlüğü şu anda OECD’yi (2012), Çevrimiçi Çocukların Korunmasına Dair Konsey Tavsiyesini yeniden ziyaret ediyor ve güncelliyor. Tavsiye, İnternet’i çocuklar için daha güvenli bir ortam haline getirmeye ve sorumlu dijital vatandaşlar olmaları için eğitmeye dahil olan tüm paydaşlar için ilkeleri içerir.

Kaynakça:

OECD, 21. Yüzyılda Çocuklar ve Teknoloji Raporu, 2019 http://www.oecd.org/education/ceri/Booklet-21st-century-children.pdf

Leave A Comment